şu

listen to the pronunciation of şu
Türkisch - Englisch
(İnşaat) that

Look at that mountain which is covered with snow. - Karlarla örtülü şu dağa bak.

This is a good book, but that is better. - Bu iyi bir kitaptır ama şu daha iyidir.

quod
that, this; that one
şu ana kadar
so far

So far, he has been extremely happy. - O, şu ana kadar oldukça mutlu.

You have been doing well at school so far. - Şu ana kadar okulda iyi gidiyorsun.

şu an
{i} present

My uncle is staying in Hong Kong at present. - Amcam şu anda Hong Kong'da kalmaktadır.

She is content with his present salary. - O, şu anki maaşından memnun.

şu anda
currently

Tom currently goes to college in Boston. - Tom şu anda Boston'daki üniversiteye gidiyor.

Tom isn't currently working anywhere. - Tom şu anda herhangi bir yerde çalışmıyor.

şu anda
just now, at present, at the moment
şu anda
now

Are you ready to order now? - Şu anda sipariş vermeye hazır mısınız?

I'm drinking a beer right now. - Şu anda bir bira içiyorum.

şu ana kadar
up till now
şu ana kadar
by now

Tom is worried because he should have heard from Mary by now. - Tom şu ana kadar Mary'den bir haber almış olması gerektiği için endişeli.

Tom is supposed to be in Boston by now. - Tom'un şu ana kadar Boston'da olması bekleniyor.

şu ana kadar
until now

I have been lucky until now. - Şu ana kadar şanslıydım.

Sorry, I didn't read your comment until now. - Üzgünüm, şu ana kadar yorumunuzu okumadım.

şu ana kadar
up to now

Up to now I've never been abroad. - Şu ana kadar hiç yurt dışında bulunmadım.

Up to now, how many books do you think you've read? - Şu ana kadar sence kaç kitap okumuşsundur?

şu anda
yet

At present, consensus has yet to be reached. - Şu anda, yine de görüş birliğine varılmalı.

Do you have any plans yet? - Şu anda hiç planın var mı?

şu anda
just now

Mother is very busy just now. - Annem şu anda çok meşgul.

Tom isn't here just now. - Tom şu anda burada değil.

şu anda
for the present
şu anda
(Konuşma Dili) here and now

I can't answer you here and now. - Sana burada ve şu anda cevap veremem.

şu anki
current

Tom is perfectly satisfied with his current salary. - Tom şu anki aylığından tamamen memnun.

I want to quit my current job. - Ben şu anki işimi bırakmak istiyorum.

şu anki
going
şu anki
currently
şu şekilde
thus
şu şekilde
thus and so
şu an
this instant
şu ana kadar
yet

Have they found Tom yet? - Şu ana kadar Tom'u buldular mı?

Have you finished reading today's paper yet? - Şu ana kadar bugünkü gazeteyi okumayı bitirdin mi?

şu ana kadar
as yet
şu ana kadar
ever

This was the first Japanese food I had ever tasted. - Şu ana kadar tattığım ilk Japon yemeği buydu.

Resident Evil 4 is one of the best games I have ever played. - Resident Evil 4 şu ana kadar oynadığım en iyi oyunlardan biridir.

şu ana kadar
thus far
şu anda
presently

I am presently working in the hotel kitchen. - Ben şu anda otel mutfağında çalışıyorum.

It is an ancient midden, presently an archaeological treasury. - Eski bir çöp yığını şu anda arkeolojik bir hazinedir.

şu anda
at present

At present, consensus has yet to be reached. - Şu anda, yine de görüş birliğine varılmalı.

My uncle is staying in Hong Kong at present. - Amcam şu anda Hong Kong'da kalmaktadır.

şu anda
at the present time
şu an
{i} now

Long skirts are out of fashion now. - Şu an uzun eteklerin modası geçmiştir.

I am only warming up now. - Şu an sadece ısınıyorum.

Şu ana kadar
up until now
Şu anda
now to
şu an
at the moment

He is on another phone at the moment. - O şu anda başka bir telefonda.

Tom isn't here at the moment. - Tom şu anda burada değil.

şu anda
at the moment

They're having a break at the moment. - Onlar şu anda bir mola veriyorlar.

He is on another phone at the moment. - O şu anda başka bir telefonda.

şu sıralar
recently

We have recently discussed this problem. - Şu sıralar bu problemi tartıştık.

I've been spending a lot of time studying for IT certifications recently. - Şu sıralar BT sertifikasyonlarına çalışmaya çok vakit harcıyorum.

şu an
at present

Everything is going well at present. - Şu anda her şey iyi gidiyor.

I don't need money at present. - Benim şu anda paraya ihtiyacım yok.

şu ana kadar
up to the present
şu anki
present

Many are fed up with their present careers. - Çoğu şu anki kariyerinden bıkmış.

Tom isn't content with his present salary. - Tom şu anki maaşından memnun değil.

şu günlerde
1. in the near future, any day now. 2. in these days: in those days
şu günlerde
in these days
Türkisch - Türkisch
Bu kelimesine göre yerde, zamanda veya söz zincirinde biraz uzak olanı belirten gösterme sıfatı: "Masanın üstünde şu mektubu buldu"- M. Ş. Esendal
Biraz uzakta olan bir varlığı veya biraz önce anılan bir şeyi işaret yolu ile belirtmek için kullanılan gösterme zamiri
(Osmanlı Dönemi) (-) (-Şuy) f. Temizleyen, yıkayan
Pasta hamuru
Bu kelimesine göre yerde, zamanda veya söz zincirinde biraz uzak olanı belirten gösterme sıfatı