I'm fed up with your constant complaining.
- Ben sürekli şikâyet etmenden bıktım.
I've never heard him complaining about his meals.
- Onun yemekleri hakkında şikâyet ettiğini hiç duymadım.
They do nothing but complain.
- Onlar şikâyet etmekten başka bir şey yapmıyorlar.
He never sees me without complaining about his wife.
- Karısı hakkında şikâyet etmeden asla benimle görüşmez.