I figured it was easier to do it this way.
- Onu bu şekilde yapmanın daha kolay olduğunu düşündüm.
This figure is a mirror of the decrease in imports of crude oil.
- Bu şekil ham petrol ithalatının azaldığının bir göstergesidir.
The old house was in bad shape.
- Eski ev kötü bir şekildeydi.
It is said that cats can change shape.
- Kedilerin şekil değiştirebildikleri söylenilmektedir.
I formulated it wrongly.
- Onu yanlış şekilde formüle ettim.
Buddha, impressed by the rabbit's efforts, raised him unto the moon and set him in that form forever more.
- Tavşanın çabalarından etkilenen Buddha onu aya kadar yükseltti ve onu sonsuza kadar bu şekilde bıraktı.
Patterns of married life are changing a lot.
- Evlilik yaşam şekilleri çok değişiyor.
Mary laid on her bed, crying with her face buried into her pillow.
- Mary yatağına uzandı, yüzü yastığına gömülü şekilde ağladı.
The victim's body was lying face down on the rug.
- Kurbanın vücudu halı üzerinde yüzü aşağıya bakacak şekilde yatıyordu.
You have to read between the lines to get the most out of anything.
- En iyi şekilde yararlanmak için satır aralarını iyi okumak zorundasın.
The refugee crossed the line safely.
- Mülteciler güvenli bir şekilde sınır çizgisini geçtiler.
A wise man would not act in that way.
- Akıllı bir adam bu şekilde hareket etmezdi.
The plane turned sharply to the right just before it crashed.
- Uçak gürültüyle yere çakılmadan hemen önce, keskin bir şekilde sağa döndü.
Surprisingly enough, he turned out to be a thief.
- Şaşırtıcı şekilde, onun bir hırsız olduğu ortaya çıktı.