şehvetli

listen to the pronunciation of şehvetli
Türkisch - Englisch
lustful

An old hag of 50 years made me lustful propositions; she wanted to kiss me. - 50 yaşında yaşlı bir kocakarı bana şehvetli teklifler yaptı; beni öpmek istedi.

The kid is watching some lustful Miley Cyrus video. - Çocuk bir şehvetli Miley Cyrus videosu izliyor.

voluptuous

I like voluptuous women. - Şehvetli kadınlardan hoşlanırım.

Layla turned into a voluptuous teenager. - Leyla şehvetli bir gence dönüştü.

salacious
hot
lustful, sensual, lascivious, licentious
lustful, libidinous, concupiscent; lecherous
prurient
lascivious
sensual

Great men are fond of sensual pleasures. - Büyük adamlar şehvetli zevklere düşkün.

Poetry is not just torment; poetry is love. It is warm and sensual passion; it is revolution, romance and tenderness. - Şiir sadece azap değildir; şiir sevgidir. Sıcak ve şehvetli tutkudur; o, devrim, romantizm ve hassasiyettir.

fleshly
concupiscent
sultry
amorous

Men love amorous women. - Erkekler şehvetli kadınları severler.

randy
amatory
Cyprian
lusty
raunchy
libidinal
hircine
licentious
libidinous
şehvetli olma durumu, kösnüllük, erotizm
If that is sensual, kösnüllük, eroticism
şehvetli olmak
lust
Türkisch - Türkisch
Cinsel isteği olan, kösnül: "Kadını âdeta şehvetli ve anormal bir zevkle, değil erkek, hatta kızlar bile seyrediyordu."- H. E. Adıvar
Aşırı isteği olan
Cinsel isteği olan, kösnüllü
şehvetli
Favoriten