şefkat

listen to the pronunciation of şefkat
Türkisch - Englisch
compassion

Every sentient creature deserves compassion. - Her duyarlı yaratık şefkati hak ediyor.

Your compassion never ceases to amaze me. - Sizin şefkatiniz beni hep şaşırtıyor.

compassion

Your compassion never ceases to amaze me. - Sizin şefkatiniz beni hep şaşırtıyor.

Every sentient creature deserves compassion. - Her duyarlı yaratık şefkati hak ediyor.

affection

He's a very affectionate father. - O çok şefkatli bir baba.

I need a little affection. - Biraz şefkate ihtiyacım var.

tenderness

I looked at her and saw tenderness in her eyes. - Ona baktım ve onun gözlerindeki şefkati gördüm.

A wave of tenderness swept over her. - Bir şefkat dalgası onu sardı.

loving kindness
kindliness
fondness
kindness
compassion, affection, kindness, tenderness, tenderheartedness sevecenlik
humaneness
feeling
kindness and compassion, tenderheartedness, tenderness
clemency
gentle

Tom is a loving and caring gentleman. - Tom sevgi dolu ve şefkatli bir beyefendi.

kindness
sympathy
benignity
affection

I have a deep affection for her. - Ona karşı derin bir şefkate sahibim.

Who doesn't want love and affection? - Kim sevgi ve şefkat istemez?

gentleness
charitableness
tenderness

A wave of tenderness swept over her. - Bir şefkat dalgası onu sardı.

I looked at her and saw tenderness in her eyes. - Ona baktım ve onun gözlerindeki şefkati gördüm.

humaneness
loving-kindness
tenderheartedness
ruth
lenity
şefkat göstermek
(Hukuk) show clemency
şefkât göstermek
look compassion
şefkât göstermek
cherish
Türkisch - Türkisch
(Osmanlı Dönemi) Başkasının kederiyle alâkalanmak, acıyarak sevmek. Yardıma, sevgiye muhtaç olanlara karşılıksız olarak merhamet ve sevgiyle yardıma koşmak. Karşılıksız, sâfi, ivazsız sevgi beslemek.Şefkat pek geniştir. Bir zat, şefkat ettiği evlâdı münâsebetiyle bütün yavrulara, hattâ ziruhlara şefkatini ihâta eder ve Rahim isminin ihâtasına bir nevi âyinedarlık gösterir. Halbuki aşk, mahbubuna hasr-ı nazar edip, herşey'i mahbubuna feda eder; yahut mahbubunu i'lâ ve sena etmek için, başkalarını tenzil ve mânen zemmeder v
Acıyarak ve koruyarak sevme, sevecenlik
(Osmanlı Dönemi) karşılıksız sâfı sevgi besleme başkasının kederiyle alâkalanma, acıyarak merhamet etme
Acıyarak ve koruyarak sevme, sevecenlik: "Devleti adaletle, şefkatle, mürüvvetle idare ederdi."- Ö. Seyfettin
(Osmanlı Dönemi) EŞHA
(Osmanlı Dönemi) HAYTA
RAHM Ü ŞEFKAT
(Osmanlı Dönemi) Merhamet ve şefkat etmek
şefkat
Favoriten