şarkı söyleme

listen to the pronunciation of şarkı söyleme
Türkisch - Englisch
sing

I carried on singing. - Ben şarkı söylemeyi sürdürdüm.

We all felt embarrassed to sing a song in public. - Hepimiz halkın önünde bir şarkı söylemeye utandık.

song

I like to sing songs. - Şarkı söylemekten hoşlanıyorum.

We enjoyed singing songs together. - Birlikte şarkı söylemekten hoşlandık.

{i} singing

We enjoyed singing songs together. - Birlikte şarkı söylemekten hoşlandık.

I carried on singing. - Ben şarkı söylemeyi sürdürdüm.

chant
şarkı söylemek
sing
şarkı söylemek
sang
şarkı söyle
sing

We enjoyed singing songs together. - Birlikte şarkı söylemekten hoşlandık.

I carried on singing. - Ben şarkı söylemeyi sürdürdüm.

şarkı söyle
sang

We sang while hiking. - Yürürken şarkı söyledik.

John played guitar and his friends sang. - John gitar çaldı ve arkadaşları şarkı söyledi.

şarkı söyle
sing a song
şarkı söyle
{f} singing

We enjoyed singing songs together. - Birlikte şarkı söylemekten hoşlandık.

The girls came singing toward the crowd. - Kızlar kalabalığa doğru şarkı söyleyerek geldi.

şarkı söyle
sung

Until last night, I had never sung in French. - Dün geceye kadar, hiç Fransızca şarkı söylemedim.

She has never sung a song with him. - O, onunla birlikte asla bir şarkı söylemedi.

hep beraber şarkı söyleme
barbershop singing
şarkı söyle
croon
şarkı söylemek
have a sing
şarkı söylemek
sing a song
şarkı söylemek
chant
şarkı söylemek
descant
şarkı söylemek
a) to sing (a song) b) to chant
Türkisch - Türkisch
teganni
Şarkı söylemek
teganni etmek
Şarkı söylemek
(Osmanlı Dönemi) TENAGGUM