şantiye

listen to the pronunciation of şantiye
Türkisch - Englisch
worksite

Dan needs a massive crane at his worksite. - Dan'in, şantiyesinde büyük bir vince ihtiyacı var.

The concrete mixing plant is just a mile from the worksite. - Beton karma tesisi sadece şantiyeden bir mil uzakta.

building site

I work on a building site. - Ben bir şantiyede çalışıyorum.

On building sites, hard hats must be worn at all times. - Şantiyelerde, baretler her zaman takılmalıdır.

supply shed at a construction site
building plot
building lot
(inşat) building site; (gemi) shipyard, shipbuilding yard
yard
(İnşaat) construction area
shipbuilding yard
site

Jamal left the construction site to go get a drink. - Jamal içki almaya gitmek için şantiyeden ayrıldı.

Builders, like my cousin, often have to carry heavy materials to site. - Kuzenim gibi inşaatçılar, sık sık şantiyeye ağır malzemeler taşımak zorundalar.

resident
job site
construction site
şantiye şefi
(İnşaat) Construction supervisor
şantiyeler
building sites
şantiye şefi
building manager
mobil şantiye
(İnşaat) mobile field office
şantiye şefi
constructor's supervisor
Türkisch - Türkisch
Gemi tezgâhı
Yapı gereçlerinin yığılıp saklandığı veya işlendiği yer
İnşa durumundaki ev, fabrika, baraj gibi her türlü yapı
Yapı gereçlerinin yığılıp saklandığı veya işlendiği yer. İnşa durumundaki ev, fabrika, baraj gibi her türlü yapı
ŞANTİYE
(Osmanlı Dönemi) Fr. Bir inşaat yerinde inşaat ve malzeme için hazırlanan yer
ŞANTİYE
(Osmanlı Dönemi) Gemi tezgâhı
Englisch - Türkisch

Definition von şantiye im Englisch Türkisch wörterbuch

elektrik şantiye şefi
Electrical construction supervisör, electrical construction chief
şantiye
Favoriten