şantaj

listen to the pronunciation of şantaj
Türkisch - Englisch
{i} blackmail

She is blackmailing him. - O ona şantaj yapıyor.

She is being blackmailed by him. - Ona onun tarafından şantaj yapılıyor.

duress
racketeering

Nine FIFA officials have been arrested and charged with racketeering and bribery. - Dokuz FIFA yetkilisi tutuklandı ve şantaj ve rüşvet ile suçlandı.

racket

Nine FIFA officials have been arrested and charged with racketeering and bribery. - Dokuz FIFA yetkilisi tutuklandı ve şantaj ve rüşvet ile suçlandı.

blackmail, racket, shakedown
shakedown
blackmailing

Tom said Mary was blackmailing him. - Tom, Mary'nin ona şantaj yaptığını söyledi.

Somebody is blackmailing me. - Birisi bana şantaj yapıyor.

extortion
black mail
blackmails
extort
şantaj yapmak
Blackmail, racketeer
şantaj yapmak
Blackmail
şantaj yapmak
racketeer
şantaj yapmak
to blackmail
siyasi şantaj
(Askeri,Politika, Siyaset) political blackmail
tehdit veya şantaj yoluyla para veya sair menfaat temini
(Hukuk) Racketeering and extortion (INT), blackmail (UK)
Türkisch - Türkisch
(Osmanlı Dönemi) Fr. Bir kimsenin suçunu veya yüz karasını meydana çıkarmak tehdidiyle menfaat sağlamaya çalışma
Para veya herhangi bir çıkar sağlamak amacıyla bir kimseyi, kendisiyle ilgili lekeleyici, gözden düşürücü bir haberi yayma veya açığa çıkarma tehdidiyle korkutma
şantaj yapmak
Gözdağı vermek
şantaj
Favoriten