şaşırtıcı

listen to the pronunciation of şaşırtıcı
Türkisch - Englisch
amazing

The fluency of your English is amazing. - Senin İngilizcenin akıcılığı şaşırtıcı.

It is amazing that you won the prize. - Ödülü kazanman şaşırtıcı.

intriguing
confusing

It wasn't confusing at all. - O tamamen şaşırtıcı değildi.

This explanation sounds confusing. - Bu açıklama şaşırtıcı gibi geliyor.

baffling
bewildering
spectacular
dazzling
surprising

The number of people who die in traffic accidents is surprising. - Trafik kazalarında ölen insan sayısı şaşırtıcıdır.

It is not surprising that he resigned. - Onun istifa etmesi şaşırtıcı değildir.

twisty
perplexing

Sami asked Layla a perplexing question. - Sami, Leyla'ya şaşırtıcı bir soru sordu.

surprising, astonishing, amazing, starting
startling

Doctors have discovered some startling facts. - Doktorlar bazı şaşırtıcı gerçekleri keşfettiler.

The changes are startling. - Değişiklikler şaşırtıcı.

incredible
astounding

The results were astounding. - Sonuçlar şaşırtıcıydı.

Isn't that astounding? - O şaşırtıcı değil mi?

rum
astonishing

Your ignorance is astonishing! - Senin cehaletin şaşırtıcı!

The answer was pretty astonishing. - Cevap oldukça şaşırtıcıydı.

colossal

Forgetting to say the graduating student's name at the graduation ceremony was a colossal miss. - Mezuniyet töreninde mezun olan öğrencilerin adlarını söylemeyi unutmak şaşırtıcı bir başarısızlıktır.

mind bending
puzzling

I find this puzzling. - Bunu şaşırtıcı buluyorum.

It was puzzling to me. - Benim için şaşırtıcıydı.

staggering

The enemy suffered staggering casualities. - Düşman şaşırtıcı kayıplara maruz kaldı.

Those numbers are staggering. - Bu sayılar şaşırtıcı.

confused
striking

She bears a striking resemblance to Ingrid Bergman, one of the great cinema beauties. - O, büyük sinema güzelliklerinden biri olan Ingrid Bergman'a şaşırtıcı bir benzerlik taşımaktadır,

unbelievable

Yes, that was amazing. Unbelievable! - Evet, o şaşırtıcıydı. İnanılmaz!

suprising
(Gıda) baffle
(deyim) hair raising
disconcerting
{i} stupefying
{i} nonplusing
{i} shocking

It's shockingly inexpensive. - Bu şaşırtıcı şekilde ucuz.

unaccountable
enigmatical
spiny
dynamite
{i} confounding
{i} mystifying
mindbending
şaşırtıcı biçimde
surprisingly

They're surprisingly good. - Onlar şaşırtıcı biçimde iyiydi.

Tom's French is surprisingly good. - Tom'un Fransızcası şaşırtıcı biçimde iyi.

şaşırtıcı cevap
earful
şaşırtıcı değişim
switcheroo
şaşırtıcı fazlalık
embarrass de richesse
şaşırtıcı haber
eye-opener
şaşırtıcı haber
thunderbolt
şaşırtıcı kimse
corker
şaşırtıcı soru
poser
şaşırtıcı şey
puzzlement
şaşırtıcı şey
mind bender
şaşırtıcı şey
twister
Türkisch - Türkisch
Şaşırtma niteliği olan, şaşırtan
Şaşırtma niteliği olan, şaşırtan: "Her koşu beklenilmeyen, şaşırtıcı bir sonuç verebilirdi."- N. Cumalı
şaşırtıcı
Favoriten