A council is a group of people who are elected to govern a local area such as a city or, in Britain, a county. Cheshire County Council The city council has voted almost unanimously in favour. David Ward, one of just two Liberal Democrats on the council. = local authority
(Christianity) an assembly or theologians and bishops and other representative of different churches or dioceses that is convened to regulate matters of discipline or doctrine
In some organizations, the council is the group of people that controls or governs it. The permanent council of the Organization of American States meets today here in Washington
[n] An assembly of people meeting to consult, deliberate, or advise on a certain issue
The entire body of registered girl and adult members in a given geographical area such as GSSJP
The volunteer decision-making body at each level Each District, Division, Area and Province, as well as National, has a Council responsible for that level Each Council is composed, in part, of representatives from the next lower Council (for example, Area Council has Division Commissioners as Members)
A council is a specially organized, formal meeting that is attended by a particular group of people. President Najibullah said he would call a grand council of all Afghans = conference. municipal council Basel Council of Chalcedon Council of Clermont Council of Constance Council of Constantinople Council of Council for Mutual Economic Assistance Europe Council of Ferrara Florence Council of Foreign Ministers Council of Four Hundred Council of the Gulf Cooperation Council Jerusalem Council of Lateran Council National Security Council Nicaea Council of order in council Privy Council Sovereign Council Trent Council of United Nations Security Council United Nations Trusteeship Council Vatican Council Second World Council of Churches
a meeting of people for consultation; "emergency council" a body serving in an administrative capacity; "student council" (Christianity) an assembly or theologians and bishops and other representative of different churches or dioceses that is convened to regulate matters of discipline or doctrine
Council houses or flats are owned by the local council, and people pay rent to live in them. There is a shortage of council housing
the Student Union Council (Fredericton) and the Student Representative Council (Saint John)
A formal meeting of all the wolf-rider elves in the holt, usually to consider a major decision
The local body that operates from the town hall to raise local taxes and administer local services A formal group of experts brought together on a regular basis to debate matters within that sphere of expertise, and with advisory powers to government It can be contrasted with a commission which, although also a body of experts, is typically given regulatory powers in addition to a role as advisor to the government
Whenever the word "council" is used in this code, it shall be construed to mean the city council of the City of Fairfield
A body of man elected or appointed to constitute an advisory or a legislative assembly; as, a governor's council; a city council
(Osmanlı Dönemi) Meşveret etme.Eski zamanda değiliz. Eskiden hâkim, bir şahs-ı vâhid idi. O hâkimin müftüsü de, onun gibi münferid bir şahıs olabilirdi. Onun fikrini tashih ve ta'dil ederdi. Şimdi ise, zaman cemaat zamanıdır. Hâkim, ruh-u cemaattan çıkmış az mütehassis, sağırca, metin bir şahs-ı manevîdir ki, şurâlar o ruhu temsil eder. Şöyle bir hâkimin müftüsü de ona mücanis olup, bir şurâ-yı âliye-i ilmiyeden tevellüd ed
(Kuran) Göklerin ve yerin Yaratanı, size içinizden eşler, çift çift hayvanlar var etmiştir. Bu Sûretle, çoğalmanızı sağlamıştır. O'nun benzeri hiçbir şey yoktur. O, işitendir, görendir
(Kuran) Allah Nuh'a buyurduğu şeyleri size de din olarak buyurmuştur. Sana vahyettik; İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya da buyurduk ki: "Dine bağlı kalın, onda ayrılığa düşmeyin." Putperestleri çağırdığın şey onların gözünde büyümektedir. Allah dilediğini kendine seçer, kendisine yöneleni de doğru yola eriştirir
(Kuran) Kendilerine ilim geldikten sonra ayrılığa düşmeleri, ancak, biribirini çekememekten oldu. Eğer belirli bir süre için Rabbinin verilmiş bir sözü olmasaydı, aralarında hemen hükmedilirdi. Arkalarından Kitaba varis kılınanlar da ondan şüphe ve endişe içindedirler
(Kuran) Bundan ötürü sen birliğe çağır ve emrolunduğun gibi doğru ol; onların heveslerine uyma ve şöyle söyle: "Allah'ın indirdiği Kitap'a inandım; aranızda adaletle hükmetmek ile emrolundum; Allah bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir; bizim işlediklerimiz bize, sizin işledikleriniz kendinizedir. Bizimle sizin aranızda tartışılacak bir şey yoktur. Allah hepimizi bir araya toplar; dönüş O'nadır
(Kuran) Allah'ın çağrısına icabet eden bulunduktan sonra, O'nun hakkında tartışmağa girişenlerin delilleri Rableri katında hükümsüzdür. Onlara bir gazap vardır, çetin bir azap da onlar içindir
(Kuran) O'na inanmayanlar, acele olmasını beklerler; inananlar ise korku ile titrerler ve onun gerçek olduğunu bilirler. İyi bilin ki kıyamet günü hakkında tartışanlar derin bir sapıklık içindedirler
(Kuran) Yoksa, Allah'ın dinde izin vermediği bir şeyi onlara meşru kılacak ortakları mı vardır? Eğer kesin yargı bulunmayacak olsaydı aralarında hemen hükmedilirdi. Doğrusu, zalimlere can yakıcı azap vardır
(Kuran) Yaptıkları şeyler başlarına gelirken, zalimlerin korkudan titrediklerini görürsün: İnanıp yararlı işler işleyenler cennet bahçelerindedirler. Rablerinin katında, onlara diledikleri verilir. İşte büyük lütuf budur
(Kuran) Allah, inanıp yararlı işler işleyen kullarını bununla müjdeler. De ki: "Ben sizden buna karşı yakınlara sevgiden başka bir ücret istemem." Kim güzel bir iş işlerse onun güzelliğini arttırırız. Doğrusu Allah bağışlayandır, şükrün karşılığını verendir
(Kuran) Yoksa senin için Allah'a karşı yalan yere iftira etti mi derler? Allah dilerse senin kalbini mühürler, batılı da yok eder, hakkı sözleriyle gerçekleştirir. Doğrusu O, kalplerde olanı bilendir
(Kuran) Eğer Allah rızkı kullarının hepsine bol bol verseydi, yeryüzünde azgınlık ederlerdi. Ama O, dilediğini bir ölçüye göre indirir. Doğrusu O, kullarından haberdardır, onları görendir
(Kuran) O, dilerse rüzgarı durdurur, yelkenle giden gemiler o zaman denizin yüzünde durakalır. Bunlarda, sabırlı olan ve çok şükreden kimseler için deliller vardır
(Kuran) Allah kimi saptırırsa, artık onun bundan sonra bir dostu olmaz. Azabı gördüklerinde, zalimlerin: "Dönecek bir yol yok mudur?" dediklerini görürsün
(Kuran) Aşağılıktan başları öne eğilmiş, göz ucuyla gizli gizli etrafa bakarken, ateşe sunulduklarını görürsün. İnananlar: "Hüsranda olanlar, kıyamet günü kendilerini de, ailelerini de hüsranda bırakanlardır" derler. İyi bilin ki, zalimler sürekli bir azap içindedirler
(Kuran) Allah katından, geri çevrilemiyecek günün gelmesinden önce Rabbinizin çağrısına cevap verin. O gün hiçbirinize sığınacak yer bulunmaz, inkar de edemezsiniz
(Kuran) Eğer yüz çevirirlerse bilsinler ki, Biz seni onlara bekçi göndermedik; sana düşen sadece tebliğdir. Doğrusu Biz insana katımızdan bir rahmet tattırırsak ona sevinir; ama elleriyle yaptıkları yüzünden başlarına bir kötülük gelirse işte o zaman görürsün ki insan gerçekten pek nankördür
(Kuran) Melekler ise Rablerini överek tesbih eder ve yeryüzünde bulunanlar için O'ndan bağışlanma dilerler. Gökler neredeyse çatlayacak. İyi bilin. Allah şüphesiz bağışlayandır, merhametli olandır
(Kuran) Allah bir insanla ancak vahiy Sûretiyle veya perde arkasından konuşur, yahut bir elçi gönderir; izniyle, dildiğini vahyeder. Doğrusu O yücedir, Hakim'dir
(Kuran) Böylece şehirlerin anası olan Mekke'de ve çevresinde bulunanları uyarman, şüphe götürmeyen toplanma günü ile uyarman için sana arabça okunan bir Kitap vahyettik. İnsanların bir takımı cennete, bir takımı da çılgın alevli cehenneme girer