The boy persisted in his opinion.
- Çocuk fikrinde ısrar etti.
The lady persisted in wearing such an old-fashioned shirt.
- Bayan böyle eski moda bir gömlek giymekte ısrar etti.
The lawyer insisted on his innocence.
- Avukat onun suçsuzluğu konusunda ısrar etti.
The millionaire insisted on acquiring the masterpiece no matter how much it cost.
- Maliyeti ne kadar olursa olsun, milyoner sanat eserini alma konusunda ısrar etti.