I didn't have time to change.
- Üzerimi değişmek için zamanım yoktu.
Tom doesn't have to change.
- Tom üzerini değişmek zorunda değil.
Judging from the look of the sky, we might have a shower before nightfall.
- Gökyüzünün görünümünü bakılırsa, biz akşam üzeri bir duş olabiliriz.