üyelik

listen to the pronunciation of üyelik
Türkisch - Englisch
membership

She applied for the membership in a golf club. - Bir golf kulübünde üyelik için başvurdu.

I'm not the only one who doesn't have enough money to pay the membership fee. - Üyelik ücretini ödemek için yeterli paraya sahip olmayan tek kişi ben değilim.

franchise
affiliation
(Hukuk) membership, seat
(Bilgisayar) members of
(Bilgisayar) member of
seat
üye
member

A quartet has one more member than a trio. - Bir dörtlü, bir üçlüden bir üye daha fazladır.

Muiriel is the second member of Tatoeba. - Muiriel, Tatoeba'nın ikinci üyesidir.

üyelik aidatı
entrance fee
üyelik aidatı
membership fee, dues
üyelik kriterleri
(Hukuk) membership criteria, accession criteria
üyelik statüsü
(Hukuk) membership VVVV
üye
{i} insider
iptal etmek (üyelik vb)
suspend
üye
(Anatomi) organ

I've been a member of this organization for five years. Oh wait, no. Six. - Ben beş yıldır bu organizasyonun bir üyesiyim. Oh bekle, hayır. Altı.

She is a member of this organization. - Bu kuruluşun bir üyesidir.

üyelikler
membership
daimi üyelik
(Hukuk) permenant seat
fahri üyelik
freedom
kitlesel üyelik partisi
(Politika, Siyaset) mass membership party
onursal üyelik
freedom
ortak üyelik
(Hukuk) associate member
sendika üyelik aidatı
union fee of membership
üye
(yeni) initiate
üye
associate
üye
(Anatomi) organ; member
üye
member (of a group)
üye
member " aza; organ
Türkisch - Türkisch
Üye olma durumu: "Ara sıra bazı kimselerin bu banka idare meclisi üyeliklerine tayininde vetosunu dayatmaya kalkıştığını işittim."- Y. K. Karaosmanoğlu
Üye olma durumu
üyelik aidatı
Bir kurum ve kuruluşa hem girişte hem de yıllık olarak ödenen önceden belirlenmiş ücret
Üye
aza
üye
Herhangi bir topluluğu oluşturan bireylerden her biri, aza: "İkisi de şehrin satranç kulübü üyelerindendir."- S. F. Abasıyanık
üye
Herhangi bir topluluğu oluşturan bireylerden her biri, aza
üye
Omurgalılarda, kol ve bacaklar
üyelik
Favoriten