üstesinden gelmek

listen to the pronunciation of üstesinden gelmek
Türkisch - Englisch
(Hukuk) overcome

We have to overcome many difficulties. - Birçok zorluğun üstesinden gelmek zorundayız.

In order to overcome the data gap, I developed a simple methodology. - Veri açığının üstesinden gelmek için, basit bir yöntem geliştirdim.

handle

Sami wanted to handle his anger. - Sami öfkesinin üstesinden gelmek istedi.

It's hard for me to handle so much pressure. - Bu kadar çok baskının üstesinden gelmek benim için zordur.

accomplish
get through
deal with

The situation was getting difficult to deal with. - Durumun üstesinden gelmek gittikçe zorlaşıyordu.

(deyim) make out
tackle with
get over
to cope with, deal with (something)
cope

You have to cope with those difficult problems. - Bu zor sorunların üstesinden gelmek zorundasın.

surmount
cope with

You have to cope with those difficult problems. - Bu zor sorunların üstesinden gelmek zorundasın.

fare
fix
manage
go over big
(Dilbilim) carry through
(deyim) carry it off
get to grips
hold down
bring off
master
muddle through
(deyim) have the best of
(deyim) come up with
(Dilbilim) finish off
(Dilbilim) hash out
(deyim) gain the upper hand
get around
tackle
(Dilbilim) finish up
(deyim) get the upper hand
obviate
(deyim) rise to the occasion
(deyim) avail against
get the better of
come to grips with
get along
get to grips with
rise above
(Dilbilim) wrap up
(deyim) be at grips with
Cope with, overcome, manage, bring sth. off, conquer, surmount
to cope with, to overcome, to manage, to bring sth off, to conquer, to surmount
polish off
tide over
lick
dope out
come through
dope
hurdle
achieve
make it
arrive
conquer
get/gain the upper hand
tackling big challenge
effectuate
overpass
dispense
drub
execute
üstesinden gel
{f} tackle
üstesinden gel
overcome

How to overcome the high value of the yen is a big problem. - Yüksek yen değerinin nasıl üstesinden gelineceği büyük bir sorundur.

They can overcome their fear. - Onlar korkularının üstesinden gelebilirler.

üstesinden gel
overcame

Tom finally overcame his shyness and asked Mary to go out with him. - Tom sonunda utangaçlığının üstesinden geldi ve Mary'nin onunla çıkmasını istedi.

Eventually, my curiosity overcame my fear. - Sonunda merakım korkumun üstesinden geldi.

(işin) üstesinden gelmek
get through
bir işin üstesinden gelmek
be equal to
üstesinden gelme
accomplishment
üstesinden gelme
overcoming

As a citizen of the world, I know ways of overcoming cultural barriers. - Dünya vatandaşı olarak, kültürel engellerin üstesinden gelmenin yollarını biliyorum.

Daily exercise is effective in overcoming obesity. - Günlük egzersiz, obezitenin üstesinden gelmek için etkilidir.

üstesinden gel
bring off
üstesinden gel
surmount
üstesinden gelme
conquest
üstesinden gelme
obviation
üstesinden gel
bring#off
güçlüklerin üstesinden gelmek
to get over the difficulties, to overcome the difficulties
Türkisch - Türkisch
kotarmak
üstesinden gelmek
Favoriten