We have to overcome many difficulties.
- Birçok zorluğun üstesinden gelmek zorundayız.
In order to overcome the data gap, I developed a simple methodology.
- Veri açığının üstesinden gelmek için, basit bir yöntem geliştirdim.
How do you want to handle it?
- Nasıl onun üstesinden gelmek istiyorsun?
It's hard for me to handle so much pressure.
- Bu kadar çok baskının üstesinden gelmek benim için zordur.
The situation was getting difficult to deal with.
- Durumun üstesinden gelmek gittikçe zorlaşıyordu.
You have to cope with those difficult problems.
- Bu zor sorunların üstesinden gelmek zorundasın.
You have to cope with those difficult problems.
- Bu zor sorunların üstesinden gelmek zorundasın.
How to overcome the high value of the yen is a big problem.
- Yüksek yen değerinin nasıl üstesinden gelineceği büyük bir sorundur.
We have managed to overcome the first obstacle.
- İlk engelin üstesinden gelmeyi başardık.
Eventually, my curiosity overcame my fear.
- Sonunda merakım korkumun üstesinden geldi.
Five of them attacked me, but I overcame them all.
- Onlardan beşi bana saldırdı ama onların hepsinin üstesinden geldim.
As a citizen of the world, I know ways of overcoming cultural barriers.
- Dünya vatandaşı olarak, kültürel engellerin üstesinden gelmenin yollarını biliyorum.
Daily exercise is effective in overcoming obesity.
- Günlük egzersiz, obezitenin üstesinden gelmek için etkilidir.