O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.
- That won't change anything.
Dinledim fakat hiçbir şey duymadım.
- I listened, but I didn't hear anything.
Senin için her şeyi yapacağım.
- I will do anything for you.
Bu, onları bir ders kitabı için, bir uygulama için, bir araştırma projesi için, her şey için yeniden serbestçe kullanabileceğin anlamına gelir.
- This means you can reuse them freely for a textbook, for an application, for a research project, for anything!
Eğer bir şeye ihtiyacın olursa haberim olsun.
- Let me know if you are in need of anything.
Orada herhangi bir şey görebiliyor musun?
- Can you see anything at all there?
Senin için ne olsa yapmaya hazırım.
- I am quite willing to do anything for you.
Tom hiç bir şey yapmak istemiyor.
- Tom doesn't want to do anything at all.
Hiç bir şeyi kontrol edemeyiz.
- We don't control anything.
I'm not convinced at all.
- Ich bin überhaupt nicht überzeugt.
It is not rare at all to live over ninety years.
- Es ist überhaupt nicht selten, länger als neunzig Jahre zu leben.