This is a very exclusive club.
- Bu çok özel bir kulüp.
We have exclusive rights to Tom's invention.
- Tom'un buluşu için özel haklara sahibiz.
When I was little, my grandmother would put out a small bowl of milk specifically for hedgehogs.
- Ben küçükken, anneannem özellikle kirpi için küçük bir kase süt koyardı.
The lecturer spoke generally about American literature and specifically about Faulkner.
- Konferansçı genel olarak Amerikan edebiyatı ve özellikle Faulkner hakkında konuştu.
Motherhood and childhood are entitled to special care and assistance. All children, whether born in or out of wedlock, shall enjoy the same social protection.
- Ana ve çocuk özel ihtimam ve yardım görmek hakkını haizdir. Bütün çocuklar, evlilik içinde veya dışında doğsunlar, aynı sosyal korunmadan faydalanırlar.
The television show was interrupted by a special news report.
- Özel haber nedeniyle televizyon programı kesildi.
Personal life of Larry Ewing was shared in a website.
- Bir web sayfasında, Larry Ewing'in özel hayatı paylaşıldı.
This is Tom Jackson, my personal assistant.
- Bu Tom Jackson, benim özel asistanım.
Dachshund sausages first became popular in New York, especially at baseball games.
- Dachshund sosisleri ilk olarak New York'ta popüler oldu, özellikle beyzbol oyunlarında.
Some of the ingredients are harmful, especially if you are pregnant.
- Maddelerin bazıları, özellikle eğer hamile iseniz, zararlıdır.
Tom did it for no particular reason.
- Tom'un onu yapmak için özel bir nedeni yoktu.
Why did you choose that particular subject?
- Bu özel konuyu neden seçtiniz?
My boss called me down for making private calls on the office phone.
- Patronum ofis telefonundan özel görüşme yaptığım için beni azarladı.
Private detectives were hired to look into the strange case.
- Özel dedektifler tuhaf davaları araştırmak için kiralanırlar.
Please respect my privacy.
- Lütfen özel yaşamıma saygı gösterin.
The dedicated bike zone is most often at the rear of the train.
- Özel bisiklet bölgesi çoğunlukla trenin arkasındadır.
Tom is a dedicated teacher.
- Tom özel bir öğretmendir.
You are not allowed here. This is private property.
- Buraya giremezsin. Bu özel bir mülkiyet.
She believes that jade has medicinal properties.
- O, yeşim taşının tıbbi özellikleri olduğuna inanmaktadır.
The Japanese language has many distinctive characteristics.
- Japon dilinin birçok ayırt edici özellikleri var.
Japan has many distinctive traits.
- Japonya'nın pek çok ayırt edici özellikleri vardır.
Each language has its peculiarities.
- Her dilin özellikleri vardır.
She wants something very special for her birthday.
- Doğum günü için çok özel bir şey istiyor.
You handled that particular problem very well.
- O özel sorunun çok iyi üstesinden geldin.
The private colleges and universities of the United States are autonomous.
- ABD'nin özel kolejleri ve üniversiteleri özerktir.
Generosity is an important trait in today's selfish society.
- Cömertlik bugünün bencil toplumunda önemli bir özelliktir.
As my watch was slow, I missed the special express.
- Saatim geri kaldığı için özel ekspresi kaçırdım.
We would like to eat. Could you serve us expressly? We need to be on our way before half past one.
- Yemek yemek istiyoruz. Özellikle bize hizmet eder misiniz? bir buçuktan önce yolda olmalıyız.