özelleştirilmiş

listen to the pronunciation of özelleştirilmiş
Türkisch - Englisch
(Bilgisayar) customized
privatized
özel
{s} exclusive

We have exclusive rights to Tom's invention. - Tom'un buluşu için özel haklara sahibiz.

This is a very exclusive club. - Bu çok özel bir kulüp.

özel
specific

Instead of giving Alex a nut each time he said something, she'd only give it when he specifically said nut. - O, Alex'e her konuşmasında bir ceviz verme yerine, onu sadece özellikle ceviz dediğinde verecekti.

I wish I could be more specific. - Keşke daha özel olabilsem.

özel
{s} special

What's the restaurant's speciality? - Restaurantın özel ürünü nedir?

Do you have any special reason why you want to go to America? - Amerika'ya gitmek için özel bir nedenin var mı?

özel
personal

This is Tom Jackson, my personal assistant. - Bu Tom Jackson, benim özel asistanım.

I don't know much about Tom's personal life. - Tom'un özel hayatı hakkında çok şey bilmiyorum.

özel
especial

Dachshund sausages first became popular in New York, especially at baseball games. - Dachshund sosisleri ilk olarak New York'ta popüler oldu, özellikle beyzbol oyunlarında.

We want Kylie Minogue to come to Turkey, especially Gaziantep. - Kylie Minogue'nun Türkiye'ye, özellikle Gaziantep'e gelmesini istiyoruz.

özel
particular

I am pleased with this vivid portrait in particular. - Ben özellikle bu canlı portreden memnunum.

I don't think Tom is particularly handsome. - Tom'un özellikle yakışıklı olduğunu sanmıyorum.

özel
confidential
özel
private

The press is interested in his private life. - Basın onun özel hayatıyla ilgileniyor.

My boss called me down for making private calls on the office phone. - Patronum ofis telefonundan özel görüşme yaptığım için beni azarladı.

özel
special; exceptional
özel
{s} individual
özel
{s} extraordinary
özel
{s} sole
özel
(Bilgisayar) custome
özel
airs
özel
one-off
özel
magnify
özel
(Latin) ad hominem
özel
teteatete
özel
special risk
özel
privacy

Please respect my privacy. - Lütfen özel yaşamıma saygı gösterin.

özel
esoterical
özel
dedicated

The dedicated bike zone is most often at the rear of the train. - Özel bisiklet bölgesi çoğunlukla trenin arkasındadır.

Tom is a dedicated teacher. - Tom özel bir öğretmendir.

özel
{s} proper

It's a very large property. - Bu çok büyük bir özellik.

She believes that jade has medicinal properties. - O, yeşim taşının tıbbi özellikleri olduğuna inanmaktadır.

özel
distinctive

Japan has many distinctive traits. - Japonya'nın pek çok ayırt edici özellikleri vardır.

The Japanese language has many distinctive characteristics. - Japon dilinin birçok ayırt edici özellikleri var.

özel
peculiar

Each language has its peculiarities. - Her dilin özellikleri vardır.

özel
magistral
özel
protected
özel
specific of
özel
specific to
özel
private; personal; special; particular; specific; distinctive
özel
very

Laura is very particular about her clothes. - Laura elbiseleri hakkında çok özel.

Tom is a very dedicated student. - Tom çok özel bir öğrenci.

özel
state

The private colleges and universities of the United States are autonomous. - ABD'nin özel kolejleri ve üniversiteleri özerktir.

özel
intimate
özel
(Askeri) senior officer present afloat (USN) - mevcut kıdemli subay (denizde) SO-peculiar special operations-peculiar - özel harekat
özel
custom , private , special
özel
proprietary
özel
ad hoc
özel
privy
özel
self

Generosity is an important trait in today's selfish society. - Cömertlik bugünün bencil toplumunda önemli bir özelliktir.

özel
closet
özel
express

As my watch was slow, I missed the special express. - Saatim geri kaldığı için özel ekspresi kaçırdım.

We would like to eat. Could you serve us expressly? We need to be on our way before half past one. - Yemek yemek istiyoruz. Özellikle bize hizmet eder misiniz? bir buçuktan önce yolda olmalıyız.

özel
esoteric
özel
custom, private, special
özel
teteàtete
Türkisch - Türkisch

Definition von özelleştirilmiş im Türkisch Türkisch wörterbuch

Özel
hususi
Özel
mahsus
özel
Yalnız bir kişiye, bir şeye ait veya ilişkin olan
özel
Dikkatle değer, istisnai
özel
Devlete değil, kişiye ait olan, hususi, resmî karşıtı
özel
Bir kişiyi ilgilendiren veya kişiye ait olan, hususi, zati: "Özel bir diyeceği varmış gibi koluma girdi sokakta."- N. Cumalı
özel
Bir kişiyi ilgilendiren veya kişiye ait olan, hususî, zatî
özel
Her zaman görülenden, olağandan farklı
özel
Yalnız bir kişiye, bir şeye ait veya ilişkin olan: "Kendisini özel olarak görmek istediğini söyledi."- F. R. Atay
özelleştirilmiş
Favoriten