özelleşme

listen to the pronunciation of özelleşme
Türkisch - Englisch
specialization
work that concentrates on some aspect of a product or service
where individuals become experts in producing certain goods or services that are then exchanged
the special line of work you have adopted as your career; "his specialization is gastroenterology"
a special case of a template defined for particular template argument types
The breaking down of complex operations into simple tasks that are easily learned and performed
Concentrating production in the hands of the most efficient producers
the special line of work you have adopted as your career; "his specialization is gastroenterology" the act of specializing; making something suitable for a special purpose (biology) the structural adaptation of some body part for a particular function; "cell differentiation in the developing embryo
the act of specializing; making something suitable for a special purpose (biology) the structural adaptation of some body part for a particular function; "cell differentiation in the developing embryo
{i} act of specializing; uniqueness, specific action; making something appropriate for a specific purpose; (Biology) structural adaptation of certain part of the body for a specific function; (Computers) reduction for the purpose of increasing efficiency (also specialisation)
Process used to create subclasses that represent refinements in which structure and/or behavior are added or modified
of a template A class¤ or function defined by providing an appropriate set of template arguments to a template For example, class¤ map<Face,Name> is a specialization¤ of the STL¤ template class¤ map
Defining a template for a specific set of template arguments A specialization can be total (specifying all template arguments) or partial (specifying only some of the template arguments) Only class templates can have partial specializations See Chapter 7
People and groups of people choosing to provide certain products or services, relying on exchange with others to provide the other goods and services they require
The process of specializing
The act of specializing, or the state of being spezialized
The setting apart of a particular organ for the performance of a particular function
Specialization occurs when people produce a narrower range of goods and services that they consume Specialization characterizes the actions of individuals, business firms, cities, regions, and countries
the act of specializing; making something suitable for a special purpose
Concentrating on the production of only one good or a few goods
(biology) the structural adaptation of some body part for a particular function; "cell differentiation in the developing embryo"
özel
{s} exclusive

This is a very exclusive club. - Bu çok özel bir kulüp.

The privilege is reserved exclusively for women. - Ayrıcalık özel olarak kadın için ayrılmıştır.

özel
specific

When I was little, my grandmother would put out a small bowl of milk specifically for hedgehogs. - Ben küçükken, anneannem özellikle kirpi için küçük bir kase süt koyardı.

I want specific information. - Özellikli bilgi istiyorum.

özel
{s} special

Motherhood and childhood are entitled to special care and assistance. All children, whether born in or out of wedlock, shall enjoy the same social protection. - Ana ve çocuk özel ihtimam ve yardım görmek hakkını haizdir. Bütün çocuklar, evlilik içinde veya dışında doğsunlar, aynı sosyal korunmadan faydalanırlar.

What does the special taste like? - Özel lezzet neye benziyor?

özel
personal

Tom has a personal bodyguard. - Tom'un özel koruması var.

They asked me to leave because they were going to have a personal talk. - Benden gitmemi istediler çünkü özel bir konuşma yapacaklardı.

özel
especial

We want Kylie Minogue to come to Turkey, especially Gaziantep. - Kylie Minogue'nun Türkiye'ye, özellikle Gaziantep'e gelmesini istiyoruz.

I have difficulty understanding abstract modern art, especially Mondrian. - Soyut modern sanatı anlamada güçlük çekiyorum, özellikle Mondrian.

özel
particular

Tom wasn't feeling particularly talkative. - Tom özellikle konuşkan hissetmiyordu.

Tom did it for no particular reason. - Tom'un onu yapmak için özel bir nedeni yoktu.

özel
confidential
özel
private

The press is interested in his private life. - Basın onun özel hayatıyla ilgileniyor.

My boss called me down for making private calls on the office phone. - Patronum ofis telefonundan özel görüşme yaptığım için beni azarladı.

özel
special; exceptional
özel
{s} individual
özel
{s} extraordinary
özel
{s} sole
özel
(Bilgisayar) custome
özel
airs
özel
one-off
özel
magnify
özel
(Latin) ad hominem
özel
teteatete
özel
special risk
özel
privacy

Please respect my privacy. - Lütfen özel yaşamıma saygı gösterin.

özel
esoterical
özel
dedicated

Tom is a very dedicated student. - Tom çok özel bir öğrenci.

Tom is a dedicated teacher. - Tom özel bir öğretmendir.

özel
{s} proper

Superconductivity is a physical property. - Üstüniletkenlik fiziksel bir özelliktir.

She believes that jade has medicinal properties. - O, yeşim taşının tıbbi özellikleri olduğuna inanmaktadır.

özel
distinctive

Japan has many distinctive traits. - Japonya'nın pek çok ayırt edici özellikleri vardır.

The Japanese language has many distinctive characteristics. - Japon dilinin birçok ayırt edici özellikleri var.

özel
peculiar

Each language has its peculiarities. - Her dilin özellikleri vardır.

özel
magistral
özel
protected
özel
specific of
özel
specific to
özel
private; personal; special; particular; specific; distinctive
özel
very

She wants something very special for her birthday. - Doğum günü için çok özel bir şey istiyor.

You handled that particular situation very well. - O özel durumun çok iyi şekilde üstesinden geldin.

özel
state

The private colleges and universities of the United States are autonomous. - ABD'nin özel kolejleri ve üniversiteleri özerktir.

özel
intimate
özel
(Askeri) senior officer present afloat (USN) - mevcut kıdemli subay (denizde) SO-peculiar special operations-peculiar - özel harekat
özel
custom , private , special
özel
proprietary
özel
ad hoc
özel
privy
özel
self

Generosity is an important trait in today's selfish society. - Cömertlik bugünün bencil toplumunda önemli bir özelliktir.

özel
closet
özel
express

As my watch was slow, I missed the special express. - Saatim geri kaldığı için özel ekspresi kaçırdım.

We would like to eat. Could you serve us expressly? We need to be on our way before half past one. - Yemek yemek istiyoruz. Özellikle bize hizmet eder misiniz? bir buçuktan önce yolda olmalıyız.

özel
esoteric
özel
custom, private, special
özel
teteàtete
özelleşmek
to take on a special or personal character
Türkisch - Türkisch
Özelleşmek işi
Özel
hususi
Özel
mahsus
özel
Yalnız bir kişiye, bir şeye ait veya ilişkin olan
özel
Dikkatle değer, istisnai
özel
Devlete değil, kişiye ait olan, hususi, resmî karşıtı
özel
Bir kişiyi ilgilendiren veya kişiye ait olan, hususi, zati: "Özel bir diyeceği varmış gibi koluma girdi sokakta."- N. Cumalı
özel
Bir kişiyi ilgilendiren veya kişiye ait olan, hususî, zatî
özel
Her zaman görülenden, olağandan farklı
özel
Yalnız bir kişiye, bir şeye ait veya ilişkin olan: "Kendisini özel olarak görmek istediğini söyledi."- F. R. Atay
özelleşmek
Özel bir duruma gelmek
özelleşme
Favoriten