Such was Linda's disappointment that she burst into tears.
- Linda'nın hayal kırıklığı öylesine fazlaydı ki gözyaşlarına boğuldu.
You do such a thing once too often and get punished.
- Öylesine bir şeyi bir kez çok sık yaparsın ve cezalandırılırsın.
You do such a thing once too often and get punished.
- Öylesine bir şeyi bir kez çok sık yaparsın ve cezalandırılırsın.
He is not such a fool but he can understand it.
- O, öyle bir aptal değil fakat onu anlayabilir.
If you act like a child, you will be treated as such.
- Bir çocuk gibi davranırsan öyle davranılırsın.
If you are a student, behave as such.
- Eğer bir öğrenci isen, öyle davran.
While I understand what you are saying, I cannot do accordingly.
- Söylediklerini anlamama karşın, öyle yapamıyorum.
Never have I heard anyone say a thing like that.
- Herhangi birinin öyle bir şey söylediğini asla duymadım.
I don't know about things like that.
- Öyle şeyler konusunda bilgim yok.
Tell me precisely why you think so.
- Neden öyle düşündüğünü bana tam olarak söyle.
It's not such a big problem. You're worrying way too much.
- O öyle büyük bir sorun değil. Oldukça fazla üzülüyorsun.
You do such a thing once too often and get punished.
- Öylesine bir şeyi bir kez çok sık yaparsın ve cezalandırılırsın.
Our car is rather old, but so is theirs.
- Arabamız oldukça eski ama onlarınki de öyle.
I would rather die than do such an unfair thing.
- Öylesine haksız bir şey yapmaktansa ölmeyi tercih ederim.