He is not such a fool as to believe that story.
- Hikayeye inanacak kadar öylesine aptal değildir.
Such was the explosion that the roof was blown off.
- Öyle bir patlamaydı ki çatı uçuruldu.
If you are a student, behave as such.
- Eğer bir öğrenci isen, öyle davran.
He is a friend and I treat him as such.
- O benim bir arkadaşım ve ona öyle davranırım.
While I understand what you are saying, I cannot do accordingly.
- Söylediklerini anlamama karşın, öyle yapamıyorum.
Never have I heard anyone say a thing like that.
- Herhangi birinin öyle bir şey söylediğini asla duymadım.
I don't know about things like that.
- Öyle şeyler konusunda bilgim yok.
Tell me precisely why you think so.
- Neden öyle düşündüğünü bana tam olarak söyle.
Mm-hm. I think so too.
- Mm- hm. Ben de öyle düşünüyorum.
You do such a thing once too often and get punished.
- Öylesine bir şeyi bir kez çok sık yaparsın ve cezalandırılırsın.
Our car is rather old, but so is theirs.
- Arabamız oldukça eski ama onlarınki de öyle.
I would rather die than do such an unfair thing.
- Öylesine haksız bir şey yapmaktansa ölmeyi tercih ederim.