Scarce two gentlemen dwell together in the country , but there is emulation betwixt them and their servants, some quarrel or some grudge betwixt their wives or children .
She's good at creating the narrative of a crime.
- O bir suçun öyküsünü yaratmada iyidir.
She gave a narrative of her strange experience.
- O, tuhaf deneyiminin öyküsünü anlattı.
The story about the girl was in the news.
- Kızın hakkındaki öykü, haberlerdeydi.
Daddy, can you read me a story before I go to sleep?
- Baba, ben uyumadan bana bir öykü okur musun?
She is a short story writer.
- O bir kısa öykü yazarı.
Tom wrote a short story about a young girl and her dog.
- Tom genç bir kız ve onun köpeği hakkında kısa bir öykü yazdı.