Tom covered the table with the new tablecloth he'd just bought.
- Tom yeni aldığı masa örtüsüyle masayı örttü.
He put a cover over his car.
- O, arabasının üzerine bir örtü koydu.
Cover up the injured man with this blanket.
- Bu battaniye ile yaralı adamı örtün.
A blanket of silence fell over everyone when they heard the disappointing announcement.
- Hayal kırıklığına uğratıcı duyuruyu duyduklarında herkese bir sessizlik örtüsü düştü.
Kate spread the cloth over the table.
- Kate örtüyü masanın üstüne yaydı.
They covered the table with a cloth.
- Onlar masaya örtü örttüler.
Women really are quite dangerous. The more I think about this, the more I'm able to understand the reasoning behind face covering.
- Kadınlar gerçekten oldukça tehlikeliler. Bu konuda ne kadar çok düşünürsem, o kadar çok yüz örtüsünün arkasındaki nedeni anlayabileceğim.
Fadil was simply covering his own tracks.
- Fadıl basitçe kendi izlerini örtüyordu.
This bride is covering her face with a veil.
- Bu gelin yüzünü bir peçe ile örtüyor.
Criticism of elitism is often a veiled attack on intellectualism.
- Elitizm in eleştirisi genellikle entellektüelizm üzerine örtülü bir saldırıdır.
Kate spread the cloth over the table.
- Kate örtüyü masanın üstüne yaydı.
She spread a cloth over the table.
- Masaya bir örtü serdi.