He asked for samples of picture postcards.
- O, resim kartpostalların örneklerini istedi.
I brought some samples of my work.
- İşimle ilgili bazı örnekler getirdim.
We are adding examples in Berber.
- Berber dilinde örnekler ekliyoruz.
We are not adding examples in Chinese.
- Biz, Çince örnekler eklemiyoruz.
An application of a qualifier precludes non-partaking instances from the compound meaning of a term.
- Bir terimin birleşik anlamından dolayı, bir niteleyicinin kullanımı benzemeyen örnekleri engeller.
However, there are instances in history where entire peoples were successfully exterminated.
- Buna rağmen,tarihte tüm insanların başarılı bir şekilde yok edildiğine dair örnekler var.
These specimens are divided into several categories.
- Bu örnekler birkaç kategoriye ayrılır.
This is a very rare specimen.
- Bu çok nadir bir örnektir.
I can give you several instances.
- Sana birkaç örnek verebilirim.
However, there are instances in history where entire peoples were successfully exterminated.
- Buna rağmen,tarihte tüm insanların başarılı bir şekilde yok edildiğine dair örnekler var.
Reporter: Can you give me an example?
- Muhabir: Bana bir örnek verebilir misin?
Twitter is a good example of absurdity.
- Twitter, saçmalıklara iyi bir örnektir.
It shouldn't be permitted to store samples of DNA.
- DNA örneklerinin saklanmasına izin verilmemelidir.
This is a free sample.
- Bu ücretsiz bir örnektir.
We should lead by example.
- Örnek olarak liderlik etmeliyiz.
The teacher can show an example on the blackboard to clarify the type of answer expected.
- Öğretmen beklenen cevabın türünü netleştirmek için tahtada bir örnek gösterebilir.
Tom has always favored representative government.
- Tom her zaman örnek bir hükümete olumlu baktı.
He is an exemplary person with an excellent reputation.
- O, mükemmel şöhretiyle örnek alınacak bir kişidir.
Tom is doing an exemplary job.
- Tom örnek bir iş yapıyor.
I heard your idea on how to solve the problem, but I would have to ask you to exemplify what you mean.
- Sorunun nasıl çözüleceği konusundaki fikrinizi duydum, ancak neyi kastettiğinizi örneklemenizi istemek zorunda kalacağım.
Tom is an exemplary husband.
- Tom örnek bir kocadır.
Tom is doing an exemplary job.
- Tom örnek bir iş yapıyor.
In this semester, students study and apply statistical sampling techniques.
- Bu dönem, öğrenciler istatistiksel örnekleme tekniklerini okuyacaklar ve uygulayacaklar.
I wasn't afraid of the blood sampling at all.
- Kan örneklemesinden hiç korkmuyordum.
He has become a role model for his younger stepbrother.
- Genç üvey erkek kardeşi için örnek insan oldu.
Tom has always been a model student.
- Tom her zaman bir örnek öğrenci olmuştur.