örgü

Türkisch - Englisch

Definition von örgü im Türkisch Englisch wörterbuch

She has many hobbies, cooking, knitting, gardening, collecting stamps, and so on. - Yemek yapmak, örgü örmek, bahçıvanlık, pul toplamak ve benzeri birçok hobileri vardır.

She put her knitting aside and stood up. - Örgüsünü bir kenara koydu ve ayağa kalktı.

(Anatomi) plexus

knitted (article)

knitting, knit; darning; braiding; weave

plait

knitted

bond, system (according to which stones or bricks are placed in a wall)

braiding

knitting, knit; plait, braid; plexus; bond

knitted article, piece of knitting

hand knitted

plait, braid

knit

She put her knitting aside and stood up. - Örgüsünü bir kenara koydu ve ayağa kalktı.

Tom asked Mary if she knew how to knit. - Tom Mary'ye nasıl örgü öreceğini bilip bilmediğini sordu.

(Dilbilim) pattern

{i} tat

(İnşaat) wall

örgü biçiminde motif

örgü ile onaran kimse

She has many hobbies, cooking, knitting, gardening, collecting stamps, and so on. - Yemek yapmak, örgü örmek, bahçıvanlık, pul toplamak ve benzeri birçok hobileri vardır.

(Tekstil) honey comb

petek örgü

(Tekstil) gofret

siyah örgü

(Bilgisayar) black thatch

örgü şişi

knit needle

tel örgü

Wire fence, wire netting

balıksırtı örgü

diagonal bond

bitkisel örgü membran

(Botanik, Bitkibilim) geotextile membrane

dikenli tel örgü

(Askeri) barbed wire

(Matematik) complete lattice

(Coğrafya) geotechnical fabric

lastik örgü

(Otomotiv) rubber lattice

(Bilgisayar) purple mesh

plastik örgü

plastic mesh

seramik örgü

(Otomotiv) ceramic web

1. woven wire; fencing made of woven wire; chain link fencing. 2. fence made of woven wire; chain link fence

{i} needle

Türkisch - Türkisch

Definition von örgü im Türkisch Türkisch wörterbuch: örülmüş saç; Bazı sinir veya damarların birbirine geçip dolaşmasından ortaya çıkan oluşum; Konunun ana çizgisi, oyunun işlenişi veya çatısı; Yapı; Örülerek yapılmış olan, örme; İletişim, ulaşım vb.nin ülke yüzeyinde yayılmış biçimi, ağ; Tığ, şiş veya özel makineyle ilmiklerin yan yana getirilmesiyle örülerek yapılmış şey; Bazı sinir veya damarların birbirine geçip dolaşmasından ortaya çıkan oluşum. İletişim, ulaşım vb.nin ülke yüzeyinde yayılmış biçimi, ağ; Yapı: "Batı Avrupa medeniyeti bütün dış ve iç örgüleriyle bana ilk defa orada ayan olmuştu."- Y. K. Karaosmanoğlu; Örülmüş saç bölüğü, belik; Örme işi veya biçimi. İlmiklerin özel makinede veya tığ, şiş yardımıyla yan yana getirilmesiyle örülen şey: "İstediğiniz kadar tel örgü engelleri koyunuz."- F. R. Atay. Örülmüş saç bölüğü, belik: "Başı yemenili, saçları iki örgü, ayağı takunyalı sarışın bir köylü kızı bana sordu."- R. H. Karay; Taş, tuğla vb şeylerle yapılmış duvar; Örme işi veya biçimi; Diyarbakır'a özgü bir peynir cinsi; Konunun ana çizgisi, oyunun işlenişi veya çatısı. Örülerek yapılmış olan, örme; Dokumacılıkta atkı ve çözgü ipliklerinin, dokumayı oluşturacak biçimde belli bir desene göre kesişmesi
hazeran örgü: Bambu kabuklarında elle örülen bir örgü işi
hezaren örgü: Bambu kabuklarından soyularak elde edilen liflerle veya sentetik malzemeyle yapılan özel bir örgü
pirinç örgü: İlmekleri bir ters bir düz örüp arka sırayı da buna uygun örme biçimi
tel örgü: Dikenli tellerden yapılmış engel
örgü şişi: çağ
örgü şişi: diş

Englisch - Türkisch

Definition von örgü im Englisch Türkisch wörterbuch
dimi örgü: (Tekstil) En küçük birim raporu üç atkı ve üç çözgüden oluşan dimi örgüler, bezayağından sonra gelen ikinci önemli örgüdür. En belirgin özelliği atkı ve çözgü atlamalarının diagonal çizgiler oluşturmasıdır. Diagonaller soldan sağa yollu ise Z- dimi, sağdan sola yollu ise S- dimi olarak adlandırılır. Dimi örgüler D, K ve T harfleriyle sembolize edilebilirler ve en küçük birim raporu D (2 / 1) olarak ifade edilir. Dimi örgüler bezayağına nazaran daha gevşek ve daha fazla iplikle dokunabilmektedir. Yumuşak, hacimli ve ağır bir görünüşe sahiptir. Bir yüzü Z- dimi ise diğer yüzü S- dimi görünüşe sahip olan örgülerdir. Genel olarak erkek takım elbiseliklerinde ve bayan kostümlük kumaşlarda kullanılır

örgü