önleyen

listen to the pronunciation of önleyen
Türkisch - Englisch
preventing
present participle of prevent
önle
{f} foiled
önle
prevent

What prevented her from coming yesterday? - Dün onun gelmesini ne önledi?

We have to take steps to prevent air pollution. - Hava kirliliğini önlemek için tedbirler almalıyız.

önle
(Bilgisayar) block

Southern senators blocked anti-lynching legislation through the 1930s. - Güney senatörleri 1930'lu yıllara kadar linç önleme yasasını engelledi.

önle
{f} precluding
önle
{f} forestalling
önle
{f} counteracting
önle
{f} repressed
önle
repress
önle
obviate
önle
{f} repressing
önle
forestall

Our aim is to forestall all those risks. - Amacımız tüm bu riskleri önlemektir.

This campaign cannot forestall new Zika virus outbreaks. - Bu kampanya yeni Zika virüs salgınlarını önleyemez.

önle
{f} prevented

His pride prevented him from asking others for help. - Onun gururu başkalarından yardım istemeyi önledi.

If I could've prevented this, I would've. - Bunu önleyebilseydim önlerdim.

önle
{f} foil
önle
circumvent
önle
prevent from
dost kuvvetleri vurmayı önleyen tanıma cihazı
(Askeri) anti-fratricide identification device
fransa'da kadınların tahta geçmesini önleyen kanun
Salic law
kayma önleyen
antislip
kayma önleyen
anti slip
taşmayı önleyen set
levee
telefonun dinlenmesini önleyen cihaz
scrambler
önle
avert

No one can avert death. - Hiç kimse ölümü önleyemez.

Skillful diplomacy helps to avert war. - Becerikçi diplomasi, savaşı önlemeye yardımcı olur.

önle
preventfrom
ışığı önleyen
anti dim
Türkisch - Türkisch
karşılayıcı
önleyen
Favoriten