Malaria is a preventable disease.
- Sıtma, önlenebilir bir hastalıktır.
Obesity is the leading cause of preventable death after smoking.
- Obezite, önlenebilir ölümün sigaradan sonraki önde gelen nedenidir.
This problem is not avoidable.
- Bu sorun önlenebilir değildir.
It was an avoidable mistake.
- Bu önlenebilir bir hataydı.
Washing your hands regularly is a good way to prevent catching some diseases.
- Ellerinizi düzenli olarak yıkama bazı hastalıklara yakalanmayı önlemek için iyi bir yoldur.
We have to take steps to prevent air pollution.
- Hava kirliliğini önlemek için tedbirler almalıyız.
Southern senators blocked anti-lynching legislation through the 1930s.
- Güney senatörleri 1930'lu yıllara kadar linç önleme yasasını engelledi.
Our aim is to forestall all those risks.
- Amacımız tüm bu riskleri önlemektir.
This campaign cannot forestall new Zika virus outbreaks.
- Bu kampanya yeni Zika virüs salgınlarını önleyemez.
His pride prevented him from asking others for help.
- Onun gururu başkalarından yardım istemeyi önledi.
Fire cannot be prevented by half measures.
- Yangın yetersiz tedbirlerle önlenemez.
Skillful diplomacy helps to avert war.
- Becerikçi diplomasi, savaşı önlemeye yardımcı olur.
That danger can be averted.
- O tehlike önlenebilir.