A preliminary hearing is scheduled for October 20th.
- Bir ön duruşma 20 Ekim'de planlanıyor.
I have seen that face somewhere before.
- O yüzü daha önce bir yerde gördüm.
I don't understand the words on the face of the coin.
- Madeni paranın önündeki sözleri anlamıyorum.
The car is parked in front of the building.
- Araba, binanın önüne park edildi.
The garden is in front of the house.
- Bahçe, evin önündedir.
He took a step forward.
- O, öne doğru bir adım attı.
If you put your best foot forward, you will succeed.
- Eğer en iyi ayağınızı öne koyarsanız, başarılı olursunuz.
Two weeks ago, I visited Disneyland for the first time.
- İki hafta önce, ilk kez Disneyland ziyaret ettim.
We'll go to Hong Kong first, and then we'll go to Singapore.
- Önce Hong Kong'a gideceğiz ve sonra Singapura gideceğiz.
Tom carved his initials on the large oak tree in front of the school.
- Tom okulun önündeki büyük meşe ağacına adının baş harflerini kazıdı.
My primary concern is your safety.
- Benim öncelikli ilgim sizin güvenliğinizdir.
Where to go and what to see were my primary concerns.
- Nereye gideceğim ve ne göreceğim benim öncelikli ilgilerim.
What's your pre-tax income?
- Senin vergi öncesi gelirin nedir?
The pre-Islamic Arabs were nomads.
- İslam öncesi Araplar göçebeydiler.
The couch is in the foreground next to the table.
- Kanepe masanın yanında ön tarafta.
Prophets have been forecasting the end of the world for centuries.
- Peygamberler yüzyıllar boyunca dünyanın sonunu önceden tahmin etmiştir.
Water, forests, and minerals are important natural resources.
- Su, ormanlar ve mineraller önemli doğal kaynaklardır.
We have to take steps to prevent air pollution.
- Hava kirliliğini önlemek için tedbirler almalıyız.
His opinion is free from prejudice.
- Onun görüşü önyargısızdır.
Someone is at the front door. Go and see who it is.
- Ön kapıda biri var. Git ve kim olduğunu anla.
He sat in the front so as to be able to hear.
- İşitebilmek için önde oturdu.
They know the importance of protecting the earth.
- Dünyayı korumanın önemini biliyorlar.
The student has already solved all the problems.
- Öğrenci tüm problemleri daha önce çözdü.
Its presence is important for me.
- Onun varlığı benim için önemli.
At the party, one of his political opponents humiliated him in the presence of many guests.
- Partide,onun politik rakiplerinden biri onu birçok misafirin önünde küçük düşürdü.
Tom connected the TV to the antenna that the previous owner of his house had mounted on the roof.
- Tom TV'yi evin önceki sahibinin çatıya monte ettiği antene bağladı.
The conquest of İstanbul antedates the discovery of America.
- İstanbul'un fethi, Amerika'nın keşfinden önce gelir.
Should I clean your windshield?
- Ön camını temizlemem gerekiyor mu?
I saw Tom through the windshield.
- Arabanın ön camından Tom'u gördüm.
She finished her work an hour in advance.
- O, işini bir saat önce bitirdi.
Please inform me of your absence in advance.
- Lütfen yokluğunuzu önceden bana bildiriniz.