önemlilik

listen to the pronunciation of önemlilik
Türkisch - Englisch
weightiness
materiality
momentousness
önem
importance

The importance of music is underrated. - Müziğin önemi küçümsenmiştir.

They know the importance of protecting the earth. - Dünyayı korumanın önemini biliyorlar.

önem
(Hukuk) significance

Did that have any special significance? - Onun herhangi özel bir önemi var mıydı?

The familiar place had a new significance for her. - Tanıdık bir yer onun için yeni bir öneme sahipti.

önem
{i} interest

Tom brought up an interesting point during the meeting. - Tom toplantı sırasında önemli bir konudan bahsettti.

That's interesting, but not important. - Bu ilginç ama önemli değil.

önem
magnitude
önem
{i} matter

You must bring home to him the importance of the matter. - Meselenin önemini ona iyice anlatmalısın.

It doesn't matter whether you answer or not. - Cevap verip vermemenin önemi yok.

önem
{i} consequence

It is important to emphasize that the consequences are not the same. - Sonuçların aynı olmadığını vurgulamak önemlidir.

They're of no consequence. - Onların hiç önemi yok.

önem
emphasis

He put great emphasis on this point. - Bu konuya çok önem verdi.

He put emphasis on the importance of the exercise. - O, egzersizin önemi üzerine vurgu yaptı.

önem
severity
önem
value

If we’re truly a nation of family values, we wouldn’t put up with the fact that many women can’t even get a paid day off to give birth. - Eğer gerçekten aile değerlerine önem veren bir milletsek, çoğu kadının doğum yapmak için ücretli izin bile alamadığı gerçeğine katlanmazdık.

Television could be an important source of culture, and its educational broadcasts are valued in many schools. - Televizyon önemli bir kültür kaynağı olabilir, ve eğitim yayınlarına birçok okulda değer verilmektedir.

önem
{i} amount

The amount of money we collected was insignificant. - Topladığımız paranın miktarı önemsizdi.

It's a substantial amount of money. - O önemli miktarda bir para.

önem
{i} accent
önem
{i} stature
önem
heed

I realized that I had grown up when I started heeding my parents' advice. - Ben ailemin tavsiyesini önemsemeye başladığımda büyüdüğümü fark ettim.

önem
substance
önem
heftiness
önem
noteworthiness
önem
{i} account

It's important to take cultural relativism into account before judging another culture. - Başka bir kültürü yargılamadan önce kültürel göreceliği hesaba katmak önemlidir.

The problem is important on that account. - Sorun, o nedenle önemlidir.

önem
immediacy
önem
cruciality
önem
meaning

Intonation is very important. It can completely change the meaning. - Tonlama çok önemlidir. Anlamı tamamen değiştirebilir.

önem
note

There were important notes in that notebook. - O not defterinde önemli notlar vardı.

The teacher stressed the importance of taking notes. - Öğretmen not almanın önemini vurguladı.

önem
moment

That's the least of our problems at the moment. - Bu, şu an için sorunlarımız arasında en önemsiz olanı.

I've got something more important on my mind at the moment. - Şu anda aklımda daha önemli bir şey var.

önem
urgency
önem
stress

The teacher stressed the importance of taking notes. - Öğretmen not almanın önemini vurguladı.

The teacher stressed the importance of daily practice. - Öğretmen günlük çalışmanın önemini vurguladı.

önem
weight

His opinions carry weight. - Onun fikirleri önemlidir.

Sugary drinks have no nutritional value and contribute significantly to weight gain. - Şekerli içeceklerin hiçbir besin değeri yoktur ve kilo almaya önemli ölçüde etki ederler.

önem
regard

We regard him as an important man. - Onu önemli bir insan olarak görüyoruz.

Scientists regard the discovery as important. - Bilim adamları keşfe önemli gözüyle bakıyor.

önem
strength

In judo, technique is more important than strength. - Judoda teknik, güçten daha önemlidir.

An important quality of steel is its strength. - Çelik hakkında önemli bir kalite onun gücüdür.

önem
import

Water is important for people. - Su, insanlar için önemlidir.

Terrorism is the most important factor for the division of a country and the creation of autonomous regions. - Terörizm, bir ülkenin bölünmesi ve ayrılıkçı bölgelerin oluşumu için en önemli faktördür.

önem
significancy
önem
consideration
önem
importance, emphasis, magnitude, consequence
önem
prominence
önem
substantiality
önem
gravity
önem
materiality
Türkisch - Türkisch

Definition von önemlilik im Türkisch Türkisch wörterbuch

Önem
yer
Önem
ehemmiyet
önem
Bir şeyin nitelik veya nicelik bakımından değeri olma durmu, ehemmiyet
önemlilik
Favoriten