önde gelen

listen to the pronunciation of önde gelen
Türkisch - Englisch
foremost

He is the foremost authority on heart surgery. - Kalp cerrahisinde en önde gelen otoritedir.

Mary is the country's foremost expert on the conflict in Syria. - Mary ülkenin Suriye'deki çatışma konusundaki en önde gelen uzmanıdır.

prominent

Fadil was a prominent doctor in the area. - Fadıl bölgede önde gelen bir doktordu.

Some prominent tennis players behave like spoiled brats. - Bazı önde gelen tenis oyuncuları şımarık çocuklar gibi davranırlar.

central
capital
leading

Dr. Jackson is one of the leading cardiologists in Boston. - Doktor Jackson Boston'da önde gelen kardiyologlardan biri.

The World Health Organization says alcohol abuse is the third leading cause of death and disability in the world. - Dünya Sağlık Örgütü alkolün kötü kullanımının dünyada ölümün ve sakatlığın önde gelen üçüncü sebebi olduğunu söylüyor.

first

In 776 B.C., the first Olympic Games were held at the foot of Mount Olympus to honor the Greeks' chief god, Zeus. - Yunanların önde gelen tanrısı Zeus'u şereflendirmek için İsa'dan Önce 776'da ilk Olimpiyat oyunları Olimpos Dağının eteğinde düzenlendi.

arch
chief

In 776 B.C., the first Olympic Games were held at the foot of Mount Olympus to honor the Greeks' chief god, Zeus. - Yunanların önde gelen tanrısı Zeus'u şereflendirmek için İsa'dan Önce 776'da ilk Olimpiyat oyunları Olimpos Dağının eteğinde düzenlendi.

underlying
(Gıda) primer
outstanding
front
leading of
önde gelen
Favoriten