Prehistoric figurines have been interpreted in many different ways.
- Tarih öncesi heykelcilik çok farklı şekillerde yorumlanmış.
The pre-Islamic Arabs were nomads.
- İslam öncesi Araplar göçebeydiler.
Tom was nervous before the race.
- Tom yarış öncesi gergindi.
Premarital sex? Yes, Tom. It means sex before marriage.
- Evlilik öncesi seks mi? Evet, Tom. Bu evlilik öncesi seks anlamına gelir.
A long time ago, there was a bridge here.
- Uzun zaman önce, burada bir köprü vardı.
I saw her somewhere two years ago.
- Onu ben iki yıl önce bir yerde gördüm.
We'll go to Hong Kong first, and then we'll go to Singapore.
- Önce Hong Kong'a gideceğiz ve sonra Singapura gideceğiz.
One will be judged by one's appearance first of all.
- Bir insan her şeyden önce görünümü ile değerlendirilecektir.
I showered before breakfast.
- Kahvaltıdan önce duş aldım.
Before going to study in Paris, I must brush up on my French.
- Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemeliyim.
Firstly, we mustn't be selfish.
- Her şeyden önce bencil olmamalıyız.
Firstly, happiness is related to money.
- Öncelikle, mutluluk para ile ilgilidir.
The conquest of İstanbul antedates the discovery of America.
- İstanbul'un fethi, Amerika'nın keşfinden önce gelir.
Tom connected the TV to the antenna that the previous owner of his house had mounted on the roof.
- Tom TV'yi evin önceki sahibinin çatıya monte ettiği antene bağladı.
He bought the pre-cut pork loin.
- O önceden kesilmiş domuz filetosu aldı.
The pre-Islamic Arabs were nomads.
- İslam öncesi Araplar göçebeydiler.
I know better than to climb mountains in winter without making all necessary preparations beforehand.
- Önceden tüm hazırlıkları yapmadan kışın dağlara tırmanacak kadar aptal değilim.
I know better than to climb mountains in winter without making all necessary preparations beforehand.
- Önceden gerekli tüm hazırlıkları yapmadan kışın dağlara tırmanmamam gerektiğini biliyorum.
To start with, who is that man?
- Her şeyden önce, o adam kim?
To start with, I must thank you for your help.
- Öncelikle yardımınız için size teşekkür etmeliyim.
For one thing he is lazy, for another he drinks.
- Öncelikle o tembeldir, diğer taraftan içki içer.
For one thing, I'm penniless; for another, I don't have the time.
- Öncelikle, beş parasızım, ayrıca, zamanım yok.
She didn't like the horse at first.
- O, ilk önce atı beğenmedi.
At first I thought I liked the plan, but on second thought I decided to oppose it.
- Önce plandan hoşlandığımı düşündüm fakat ikinci düşünüşümde ona karşı çıkmaya karar verdim.
Tell him it's a priority.
- Ona bunun bir öncelik olduğunu söyle.
Tell her it's a priority.
- Ona bunun bir öncelik olduğunu söyle.
They want, above all things, to live in peace.
- Onlar, her şeyden önce, barış içinde yaşamak istiyor.
Television shows violence, which influences, above all, younger people.
- Televizyon şiddet gösteriyor, her şeyden önce daha genç insanları etkiler.
Can you give us a preview?
- Bize gala öncesi özel gösterim verir misiniz?
Admission is free for preschool children.
- Okul öncesi çocuklar için giriş ücretsizdir.
How do you know if your child is ready for preschool?
- Çocuğunuzun okul öncesi eğitim için hazır olup olmadığını nasıl bilirsiniz?
I love old prewar gangster movies.
- Ben eski savaş öncesi gangster filmlerini seviyorum.
That building was erected five years ago, I think.
- O bina sanırım beş yıl önce dikildi.
This statue was erected ten years ago.
- Bu anıt on yıl önce dikildi.
I'm sorry, but I have a prior engagement.
- Üzgünüm, fakat önceden verilmiş sözüm var.
Being less urgent, this plan is lower in priority.
- Plan öncelik ve aciliyeti düşürmektedir.
Could you tell Tom to come to work an hour early tomorrow?
- Tom'a yarın bir saat önce işe gelmesini söyleyebilir misin?
He came home early in order to see the children before they went to bed.
- Onlar yatmadan önce çocukları görmek için eve erken geldi.
Check the enemy's progress before they reach the town.
- Düşman kasabaya ulaşmadan önce, onların ilerlemesini durdurun.
The student has already solved all the problems.
- Öğrenci tüm problemleri daha önce çözdü.
I need it by the morning of April 5, so it can be reviewed by other members prior to the meeting.
- 5 Nisan sabahına kadar ona ihtiyacım var, bu yüzden toplantıdan önce diğer üyeler tarafından gözden geçirilebilir.
Prior to your arrival, he left for London.
- Senin varışından önce, o, Londra'ya gitti.
You may as well say it to him in advance.
- Siz de ona önceden diyebilirsiniz.
She finished her work an hour in advance.
- O, işini bir saat önce bitirdi.
He came back before eight.
- Sekizden önce geri döndü.
I've got to take my library books back before January 25th.
- 25 Ocaktan önce kütüphane kitaplarımı geri götürmek zorundayım.
He arrived two days previously.
- O iki gün önceden vardı.
Complete the following form to know who you could have been in a previous life.
- Önceki hayatınızda kim olabileceğinizi öğrenmek için aşağıdaki formu doldurunuz.