She will have a baby next month.
- Önümüzdeki ay onun bir bebeği olacak.
I'll see him next Friday.
- Önümüzdeki cuma onu göreceğim.
Won't you come and see me next week?
- Önümüzdeki hafta beni görmeye gelmeyecek misin?
Please come next Friday.
- Lütfen önümüzdeki Cuma gel.
Tom is looking forward to seeing Mary this coming weekend.
- Tom bu önümüzdeki hafta Mary'yi görmeye can atıyor.
Tom is coming next Monday.
- Tom önümüzdeki pazartesi geliyor.
A preliminary hearing is scheduled for October 20th.
- Bir ön duruşma 20 Ekim'de planlanıyor.
What is old age? First you forget names, then you forget faces, then you forget to pull your zipper up, then you forget to pull it down.
- Yaşlılık nedir? Önce isimleri unutursun, sonra yüzleri unutursun, sonra fermuarını çekmeyi unutursun, sonra onu indirmeyi unutursun.
I don't understand the words on the face of the coin.
- Madeni paranın önündeki sözleri anlamıyorum.
The garden is in front of the house.
- Bahçe, evin önündedir.
The car is parked in front of the building.
- Araba, binanın önüne park edildi.
If you put your best foot forward, you will succeed.
- Eğer en iyi ayağınızı öne koyarsanız, başarılı olursunuz.
He took a step forward.
- O, öne doğru bir adım attı.
We'll go to Hong Kong first, and then we'll go to Singapore.
- Önce Hong Kong'a gideceğiz ve sonra Singapura gideceğiz.
One is judged by one's speech first of all.
- Bir insan her şeyden önce konuşması ile değerlendirilir.
Tom carved his initials on the large oak tree in front of the school.
- Tom okulun önündeki büyük meşe ağacına adının baş harflerini kazıdı.
Where to go and what to see were my primary concerns.
- Nereye gideceğim ve ne göreceğim benim öncelikli ilgilerim.
My primary concern is your safety.
- Benim öncelikli ilgim sizin güvenliğinizdir.
What's your pre-tax income?
- Senin vergi öncesi gelirin nedir?
He bought the pre-cut pork loin.
- O önceden kesilmiş domuz filetosu aldı.
The couch is in the foreground next to the table.
- Kanepe masanın yanında ön tarafta.
Prophets have been forecasting the end of the world for centuries.
- Peygamberler yüzyıllar boyunca dünyanın sonunu önceden tahmin etmiştir.
The morning forecast predicted thunder showers later in the day.
- Sabah hava durumu daha sonra gün içinde gök gürültülü sağanak yağışı öngördü.
We have to take steps to prevent air pollution.
- Hava kirliliğini önlemek için önlemler almalıyız.
It would be to your advantage to prepare questions in advance.
- Soruları önceden hazırlamak senin yararına olur.
Tom and Mary usually like to sit in the front row.
- Tom ve Mary genellikle ön sırada oturmaktan hoşlanırlar.
He sat in the front so as to be able to hear.
- İşitebilmek için önde oturdu.
The student has already solved all the problems.
- Öğrenci tüm problemleri daha önce çözdü.
They know the importance of protecting the earth.
- Dünyayı korumanın önemini biliyorlar.
Its presence is important for me.
- Onun varlığı benim için önemli.
At the party, one of his political opponents humiliated him in the presence of many guests.
- Partide,onun politik rakiplerinden biri onu birçok misafirin önünde küçük düşürdü.
The conquest of İstanbul antedates the discovery of America.
- İstanbul'un fethi, Amerika'nın keşfinden önce gelir.
Tom connected the TV to the antenna that the previous owner of his house had mounted on the roof.
- Tom TV'yi evin önceki sahibinin çatıya monte ettiği antene bağladı.
I saw Tom through the windshield.
- Arabanın ön camından Tom'u gördüm.
Tom wrote his name on every dirty car windshield in the parking lot.
- Tom otoparktaki her kirli araba ön camına adını yazdı.
Please inform me of your absence in advance.
- Lütfen yokluğunuzu önceden bana bildiriniz.
It would be to your advantage to prepare questions in advance.
- Soruları önceden hazırlamak senin yararına olur.