Next month it'll be five years since he began playing the violin.
- Önümüzdeki ay keman çalmaya başlayalı beş yıl olacak.
I'll see him next Friday.
- Önümüzdeki cuma onu göreceğim.
Please come next Friday.
- Lütfen önümüzdeki Cuma gel.
I want to come here next winter again.
- Önümüzdeki kış buraya tekrar gelmek istiyorum.
Tom and Mary are having a house-warming party this coming Friday evening.
- Tom ve Mary önümüzdeki cuma akşamı bir hoş geldin partisi verecek.
I'm coming back next week.
- Önümüzdeki hafta geri dönüyorum.
A preliminary hearing is scheduled for October 20th.
- Bir ön duruşma 20 Ekim'de planlanıyor.
I don't understand the words on the face of the coin.
- Madeni paranın önündeki sözleri anlamıyorum.
What is old age? First you forget names, then you forget faces, then you forget to pull your zipper up, then you forget to pull it down.
- Yaşlılık nedir? Önce isimleri unutursun, sonra yüzleri unutursun, sonra fermuarını çekmeyi unutursun, sonra onu indirmeyi unutursun.
The garden is in front of the house.
- Bahçe, evin önündedir.
The car is parked in front of the building.
- Araba, binanın önüne park edildi.
She stepped forward to shake his hand.
- Tokalaşmak için öne doğru adım attı.
If you put your best foot forward, you will succeed.
- Eğer en iyi ayağınızı öne koyarsanız, başarılı olursunuz.
One will be judged by one's appearance first of all.
- Bir insan her şeyden önce görünümü ile değerlendirilecektir.
Tom divorced his first wife more than fifteen years ago.
- Tom on beş yıldan daha önce ilk eşinden boşandı.
Tom carved his initials on the large oak tree in front of the school.
- Tom okulun önündeki büyük meşe ağacına adının baş harflerini kazıdı.
My primary concern is your safety.
- Benim öncelikli ilgim sizin güvenliğinizdir.
Where to go and what to see were my primary concerns.
- Nereye gideceğim ve ne göreceğim benim öncelikli ilgilerim.
The pre-Islamic Arabs were nomads.
- İslam öncesi Araplar göçebeydiler.
What's your pre-tax income?
- Senin vergi öncesi gelirin nedir?
The couch is in the foreground next to the table.
- Kanepe masanın yanında ön tarafta.
The morning forecast predicted thunder showers later in the day.
- Sabah hava durumu daha sonra gün içinde gök gürültülü sağanak yağışı öngördü.
According to the weather forecast, the rainy season will set in next week.
- Hava tahmini göre, yağışlı mevsim önümüzdeki hafta başlayacak.
He arrived two days previously.
- O iki gün önceden vardı.
It would be to your advantage to prepare questions in advance.
- Soruları önceden hazırlamak senin yararına olur.
Tom and Mary usually like to sit in the front row.
- Tom ve Mary genellikle ön sırada oturmaktan hoşlanırlar.
Someone is at the front door. Go and see who it is.
- Ön kapıda biri var. Git ve kim olduğunu anla.
The student has already solved all the problems.
- Öğrenci tüm problemleri daha önce çözdü.
They know the importance of protecting the earth.
- Dünyayı korumanın önemini biliyorlar.
At the party, one of his political opponents humiliated him in the presence of many guests.
- Partide,onun politik rakiplerinden biri onu birçok misafirin önünde küçük düşürdü.
This is not a joke to be told in the presence of your parents.
- Bu, ailenin gözünün önünde anlatılacak bir fıkra değil.
The conquest of İstanbul antedates the discovery of America.
- İstanbul'un fethi, Amerika'nın keşfinden önce gelir.
Tom connected the TV to the antenna that the previous owner of his house had mounted on the roof.
- Tom TV'yi evin önceki sahibinin çatıya monte ettiği antene bağladı.
I saw Tom through the windshield.
- Arabanın ön camından Tom'u gördüm.
Tom wrote his name on every dirty car windshield in the parking lot.
- Tom otoparktaki her kirli araba ön camına adını yazdı.
Please inform me of your absence in advance.
- Lütfen yokluğunuzu önceden bana bildiriniz.
You may as well say it to him in advance.
- Siz de ona önceden söyleyebilirsiniz.