He went on trial charged with murdering her wife.
- O, onun eşini öldürmekle suçlandığı için mahkemeye gitti.
Tom has been accused of murdering Mary.
- Tom Mary'yi öldürmekle suçlandı.
They threatened to kill me so I gave them up my wallet.
- Beni öldürmekle tehdit ettiler bu yüzden cüzdanımı onlara verdim.
Someone made a threat to kill that politician.
- Birisi o politikacıyı öldürmekle tehdit etti.
One drop of this poison is enough to kill 160 people.
- Bu zehirin bir damlası 160 kişiyi öldürmek için yeterlidir.
The gangsters let him in on their plan to knock off a rival gang leader.
- Gangasterler bir rakip çete liderini öldürmek için planları gereği onun içeri girmesine izin verdiler.
The mafia let him in on their plans to knock off a rival gangster.
- Mafya rakip gangsteri öldürmek için kendi planları üzerinde onu içeriye aldı.
He started to get hungry, so he threw a small stone in the river to kill a fish.
- O acıkmaya başladı, bu nedenle bir balık öldürmek için ırmağa küçük bir taş attı.
She started to get hungry, so she threw a small stone in the river to kill a fish.
- O acıkmaya başladı, bu yüzden bir balık öldürmek için nehire küçük bir taş attı.
A man was accused of killing his wife.
- Bir adam karısını öldürmekle suçlandı.
Tom talked about killing his father.
- Tom, babasını öldürmekten bahsetti.
I will send my army to take the city and slaughter every single person there.
- Kenti alıp oradaki her bir kişiyi öldürmek için ordumu göndereceğim.
Tom didn't shoot to kill.
- Tom öldürmek için ateş etmedi.
We were told to shoot to kill.
- Öldürmek için ateş etmemiz söylendi.
The gangsters let him in on their plan to knock off a rival gang leader.
- Gangasterler bir rakip çete liderini öldürmek için planları gereği onun içeri girmesine izin verdiler.
Tom told his commanding officer that he wasn't willing to kill anyone.
- Tom komutanına kimseyi öldürmek istemediğini söyledi.
A man was accused of killing his wife.
- Bir adam karısını öldürmekle suçlandı.
I certainly had no idea Tom was thinking about killing himself.
- Tom'un kendini öldürmeyi düşündüğüne dair kesinlikle fikrim yoktu.
He tried to kill himself but it ended in failure.
- O, kendini öldürmeye çalıştı fakat o başarısızlıkla sonuçlandı.
They threatened to kill me so I gave them up my wallet.
- Beni öldürmekle tehdit ettiler bu yüzden cüzdanımı onlara verdim.
He will do anything but murder.
- Öldürmenin dışında bir şey yapacaktır.
Tom and Mary attempted to murder John.
- Tom ve Mary John'u öldürme girişiminde bulundular.
The Emperor prayed for the souls of the deceased.
- İmparator ölülerin ruhları için dua etti.
A monument was erected in memory of the deceased.
- Ölenin anısına bir anıt dikildi.
Tom didn't shoot to kill.
- Tom öldürmek için ateş etmedi.
We were told to shoot to kill.
- Öldürmek için ateş etmemiz söylendi.
The patient may pass away at any moment.
- Hasta herhangi bir anda ölebilir.
We won't let you pass away.
- Ölmene izin vermeyeceğiz.
Thousands of soldiers and civilians were dying.
- Binlerce asker ve sivil ölüyorlardı.
People living in this area are dying because of the lack of water.
- Bu alanda yaşayan insanlar su yokluğu nedeniyle ölüyor.
My father died of cancer.
- Babam kanserden öldü.
Marilyn Monroe died 33 years ago.
- Marilyn Monroe, 33 yıl önce öldü.
The Emperor prayed for the souls of the deceased.
- İmparator ölülerin ruhları için dua etti.
A monument was erected in memory of the deceased.
- Ölenin anısına bir anıt dikildi.
All those who take up the sword shall perish by the sword.
- Kılıç çekenlerin hepsi kılıçla ölecek.
If a mouse only has one hole, it will soon perish.
- Bir farenin sadece tek bir deliği varsa, kısa sürede ölür.
I hope there'll be no bloodshed.
- Öldürme olmayacığını umuyorum.
I will send my army to take the city and slaughter every single person there.
- Kenti alıp oradaki her bir kişiyi öldürmek için ordumu göndereceğim.
Marilyn Monroe died 33 years ago.
- Marilyn Monroe, 33 yıl önce öldü.
Ivy Bean, the oldest user of both Facebook and Twitter, died at 104.
- Hem Facebook'un hem de Twitter'ın en yaşlı üyesi olan Ivy Bean, 104 yaşında öldü.
I'd like to strangle him.
- Onu boğarak öldürmek istiyorum.