The slightest mistake may lead to a fatal disaster.
- En küçük hata ölümcül bir felakete götürebilir.
The strong yen was a fatal blow to the company.
- Güçlü yen şirket için ölümcül bir darbeydi.
Can you recite the names of the seven deadly sins according to the Christian religion?
- Hristiyan dinine göre yedi ölümcül günahın isimlerini ezberden okuyabilir misin?
He fell a victim to a deadly disease.
- Ölümcül bir hastalığa kurban gitti.
All the passengers are in mortal danger.
- Bütün yolcular ölümcül tehlikedeler.
Tom was mortally wounded.
- Tom ölümcül yaralıydı.
He was mortally wounded.
- O ölümcül bir biçimde yaralıydı.
Tom was mortally wounded.
- Tom ölümcül yaralıydı.
My grandfather succumbed to a terminal cancer this year.
- Dedem bu yıl ölümcül bir kansere yenik düştü.
Dan was informed that his wife, Linda, was terminally ill.
- Dan karısı Linda'nın ölümcül derecede hasta olduğu konusunda bilgilendirildi.
It's the deadliest city in America.
- Amerika'nın en ölümcül şehridir.
Rabies is the deadliest disease on earth.
- Kuduz yeryüzündeki en ölümcül hastalıktır.