Definition von ölçme im Türkisch Englisch wörterbuch
- measurement
- gauging
- mensural
- mensuration
- surveying
- measuring
The thermometer is an instrument for measuring temperature.
- Termometre, sıcaklık ölçmek için bir araçtır.
I wonder how a government would go about measuring gross national happiness.
- Bir hükümetin gayri safi mutluluk ölçme hakkında nasıl hareket edeceğini merak ediyorum.
- survey
- metage
- quantification
- arithmetic
- ölçmek
- measure
We want to measure your blood pressure.
- Biz senin kan basıncını ölçmek istiyoruz.
We want to measure your temperature.
- Sıcaklığını ölçmek istiyoruz.
- ölçmek
- {f} gauge
- ölçme aleti
- gauge
- ölçme bilimi
- metrology
- ölçme hassaslığı
- accuracy of measurement
- ölçme makinesi
- measuring machine
- ölçme masdarı
- gauger
- ölçme savağı
- notched weir
- ölçme zinciri
- chain
- ölçme zinciri
- gunter's chain
- ölçme zinciri ile ölçmek
- chain
- ölçmek
- {f} evaluate
- ölç
- quantify
- ölçmek
- quantify
- analog ölçme aygıtı
- (Bilgisayar) analogue measuring instrument
- analog ölçme aygıtı
- (Bilgisayar,Teknik) analog measuring instrument
- ivme ölçme aleti
- accelerometer
- mesafe ölçme cihazı
- (Havacılık) distance measuring equipment
- nicel ölçme
- (Bilgisayar,Teknik) quantitative measurement
- nitel ölçme
- (Bilgisayar,Teknik) qualitative measurement
- sertlik ölçme
- hardness measurement
- sertlik ölçme aygıtı
- hardness tester
- tansiyon ölçme aleti
- (Tıp) sphygmomanometer
- tansiyon ölçme cihazı
- (Tıp) tension measuring device
- uzunluk ölçme
- length measurement
- ölçmek
- qualify
- ölçmek
- (Havacılık) quality
- ölçmek
- test
- ölçmek
- plumb
- ölç
- {f} measure
What are the measures of time?
- Zamanın ölçüsü nedir?
We are, in large measure, responsible for students' success in the entrance exam.
- Biz öğrencilerin giriş sınavındaki başarılarından büyük ölçüde sorumluyuz.
- ölç
- admeasure
- ölç
- {f} measured
The value of a good education cannot be measured in terms of money.
- İyi bir eğitimin değeri para cinsinden ölçülemez.
Life is not measured by the number of breaths we take, but by the moments that take our breath away.
- Hayat aldığımız nefes sayısıyla ölçülmez fakat nefesimizi kesen anlarla ölçülür.
- ölç
- {f} measuring
ׁWe're measuring the depth of the river.
- Biz nehrin derinliğini ölçüyoruz.
The thermometer is an instrument for measuring temperature.
- Termometre, sıcaklık ölçmek için bir araçtır.
- ölç
- {f} gauge
This test will gauge your reading comprehension.
- Bu test senin okuma kavrayışını ölçecek.
He wears a 6 gauge earring.
- O bir 6 ölçü küpe takıyor.
- ölçmek
- weight
- ölçmek
- admeasure
- ölçmek
- size up
- tansiyon ölçme
- blood pressure
- ölçmek
- clock
- ölçmek
- guage
- analog ölçme aleti
- (Bilgisayar,Teknik) analog measuring equipment
- derinlik ölçme
- sounding
- genişletilmiş yankı ölçme
- (Askeri) extended echo ranging
- gerilme ölçme aleti
- stress gage
- hacim ölçme
- volumetric analysis
- hacim ölçme ile ilgili
- volumetric
- iletken ölçme pili
- conductivity cell
- insan vücudunu ölçme bilimi
- anthropometry
- katı nesnelerin oylumunu ölçme aleti
- stereometry
- mesafe ölçme sistemi
- (Askeri) range finder system
- meyil ölçme aleti
- (Havacılık) clinometer
- nem ölçme
- hygrometry
- nemli hava ölçme bilgisi
- (Gıda) psychrometry
- poligon usulü ölçme
- traverse survey
- sesle ölçme
- (Askeri) sound ranging
- sıkılık ölçme aleti
- sounding device
- uzunluk ölçme sistemi
- linear measure
- viskozite ölçme aleti
- (Otomotiv) viscosimeter
- yağ ölçme çubuğu
- dipstick
- yükseklik ölçme
- hypsometry
- zaman ölçme bilimi
- horology
- ölç
- moderate
My grandfather does moderate exercise every morning, which is why he is strong and healthy.
- Büyükbabam her sabah ölçülü egzersiz yapar, güçlü ve sağlıklı olmasının nedeni budur.
Taking moderate exercise is good for the health.
- Ölçülü düzeyde egzersiz yapmak sağlık için yararlıdır.
- ölç
- benchmark
- ölçmek
- to weigh (one's words). ölçüp biçmek to think about (something) very carefully, look at (something) from all angles, weigh up all the pros and cons of (a matter)
- ölçmek
- gage
- ölçmek
- meter
- ölçmek
- to measure, to gauge; to consider, to weigh
- ölçmek
- mete
- ölçmek
- survey
- ölçmek
- take
I want to take your temperature.
- Ben senin ateşini ölçmek istiyorum.
- ölçmek
- (arazi) perambulate
- ölçmek
- (uzaklık) take the range
- ölçmek
- to evaluate, measure the worth of
- ölçmek
- (derinlik) plumb
- ölçmek
- shoot