The angry mob overturned cars and smashed storefront windows.
- Öfkeli kalabalık, arabaları devirdi ve mağazaların önündeki camları kırdı.
Why are you so angry?
- Neden bu kadar öfkelisin?
Colorless green ideas sleep furiously.
- Renksiz yeşil fikirler öfkelice uyur.
Tom had never seen Mary so furious.
- Tom Mary'yi bu kadar öfkeli görmemişti.
You're not still sore, are you?
- Hâlâ öfkeli değilsin, değil mi?
She was indignant when I said she was lying.
- Yalan söylediğini söylediğimde o öfkeliydi.
Mike wore an indignant look.
- Mike öfkeli bir görüntü takındı.
She was somehow incensed against me.
- Her nedense bana karşı öfkeliydi.