ödenen

listen to the pronunciation of ödenen
Türkisch - Englisch
to paid
(Ticaret) consideration
paid in
paid

Schools and roads are services paid for by taxes. - Okullar ve yollar vergilerle ödenen hizmetlerdir.

I won't be able to go travelling until the requisite visa fees are paid. - Ben gerekli vize ücretleri ödenene kadar seyahata gidemeyeceğim.

öde
{f} pay

Can I pay with a credit card? - Kredi kartıyla ödeyebilir miyim?

How much did you pay for him? - Onun için ne kadar ödedin?

toplam ödenen
total paid
toptan ödenen para
(Ticaret) lump sum
toptan ödenen para
(Askeri) lump-sum
öde
defray
öde
repay

I only wish there was some way I could repay you. - Keşke sadece sana geri ödeyebileceğim bir yol olsa.

I must repay the debt. - Borcumu ödemek zorundayım.

öde
{f} paid

I paid him five dollars. - Ona beş dolar ödedim.

I paid her five dollars. - Ona beş dolar ödedim.

öde
shell out
belirli hizmetler için ödenen vergiler ve ücretler
(Hukuk) charges for specific services
borcun tanındığına işaret olarak ödenen para
token payment
fiilen ödenen ücret
(Ticaret) actual wage
hizmet karşılığı ödenen ücret
honorarium
iflas halinde alacaklılara ödenen pay
dividend
işyerinde kalınan süreye göre ödenen para
portal to portal pay
nakit ödenen
out of pocket
vadeli geri ödenen borç para
deferred annuity
Deutsch - Türkisch

Definition von ödenen im Deutsch Türkisch wörterbuch

Öde
boş arazi
Öde
[die] ıssız yer; sıkıcılık
öde
{'ö: dı} ıssız, tenha; (can) sıkıcı
öde
ıssız
Schwedisch - Türkisch

Definition von ödenen im Schwedisch Türkisch wörterbuch

öde
felek
öde
alınyazısı
öde
kader
öde
kadere
öde
kaderi
öde
akıbet
ödenen
Favoriten