ödünç vermek

listen to the pronunciation of ödünç vermek
Türkisch - Englisch
lend

I don't lend my books to any of the students. - Öğrencilerden herhangi birine kitaplarımı ödünç vermek istemiyorum.

I had to lend Tom money so he could pay his rent. - Kirasını ödeyebilsin diye Tom'a parayı ödünç vermek zorunda kaldım.

to lend
loan
put out to loan
1. to lend (something). 2. to lend
lent

bir şeyi ödünç vermek.

loaning
ödünç verme
lend

I persuaded my mother to lend me her car. - Arabasını bana ödünç vermesi için annemi ikna ettim.

It is stupid of you to lend him your money. - Paranı ona ödünç vermek senin aptallığın.

ödünç ver
lend

I'll lend you my notebook. - Defterimi sana ödünç vereceğim.

Please lend me this pen. - Lütfen bu kalemi bana ödünç ver.

ödünç ver
{f} loaning
ödünç ver
{f} lending

Thank you for lending us the book. - Bize kitabı ödünç verdiğin için teşekkür ederim.

I wonder if you would mind lending me your car for a couple of days. - Birkaç günlüğüne arabanı bana ödünç vermenin bir sakıncası olup olmadığını merak ediyorum.

ödünç ver
{f} lent

I lent Tom and Paula my camera. - Tom ve Paula'ya kameramı ödünç verdim.

He spent all the money that his friend had lent him. - Arkadaşının ona ödünç verdiği tüm parayı harcadı.

ödünç verme
{i} loaning
ödünç verme
loan

Tom wanted Mary to loan him some money. - Tom Mary'den ona biraz para ödünç vermesini istedi.

The company asked the bank to loan them some money to buy new machinery. - Şirket bankanın yeni makineler almak için onlara bir miktar para ödünç vermesini istedi.

ödünç para vermek
Lend someone money
ödünç verme
lending

I finally talked Tom into lending me his bicycle. - Sonunda Tom'u bisikletini bana ödünç vermesi için ikna ettim.

I wonder if you would mind lending me your car for a couple of days. - Birkaç günlüğüne arabanı bana ödünç vermenin bir sakıncası olup olmadığını merak ediyorum.

faiz karşılığında ödünç para vermek
(Hukuk) loan
ödünç ver
{f} loan

Please loan me your dictionary. - Bana sözlüğünü ödünç ver, lütfen.

The bank loaned him 500 dollars. - Banka ona 500 dolar ödünç verdi.

ödünç verme
accommodation
Türkisch - Türkisch
ikraz etmek
ödünç verme
ariyet
ödünç verme
iare