I'd like to believe otherwise.
- Ben öbür türlü inanmayı isterdim.
I can't keep looking the other way.
- Ben öbür yola bakmaktan kendimi tutamadım.
Mary is not like the other girls.
- Meryem öbür kızlar gibi değil.
Tom slept in the other room.
- Tom öbür odada uyudu.
We're leaving the day after tomorrow.
- Yarın değil öbür gün yola çıkıyoruz.
I am planning to call on Mary the day after tomorrow.
- Öbür gün Mary'yi aramayı planlıyorum.
Tom waited in his car across the street from the bank.
- Tom bankadan gelen caddenin öbür tarafında arabasında bekledi.