öğretmenlik

listen to the pronunciation of öğretmenlik
Türkisch - Englisch
teaching

My uncle retired from teaching last year, but he still managed to hang onto a position at the university. - Amcam geçen yıl öğretmenlikten emekli oldu, fakat üniversitede bir görevi hâlâ sürdürebiliyordu.

Tom gave up his teaching job to become a full-time studio musician. - Tom tam zamanlı stüdyo müzisyeni olmak için öğretmenlik mesleğini bıraktı.

teaching, being a teacher
instructiveness
teaching; profession/duties of a teacher
profession of a teacher
mastership
preceptorship
schoolmastering
öğretmen
teacher

Are you a teacher or a student here? - Siz burada bir öğretmen misiniz yoksa bir öğrenci misiniz?

The teacher is angry, so please do not make noise in the classroom! - Öğretmen kızgın, bu nedenle lütfen sınıfta gürültü yapmayın!

öğretmenlik taslayan
didactic
öğretmenlik yapmak
teach

He has been teaching for 20 years. - Yirmi yıldır öğretmenlik yapmaktadır.

Tom became bored with teaching and he looked for a new job. - Tom öğretmenlik yapmaktan sıkıldı ve yeni bir iş aradı.

öğretmenlik yapmak
to teach
öğretmen
instructor

My driving instructor says I should be more patient. - Sürüş öğretmenim daha sabırlı olmam gerektiğini söylüyor.

She's a yoga instructor. - O bir yoga öğretmenidir.

öğretmen
{i} master

The teacher said that you need to master the subject. - Öğretmen konuyu öğrenmen gerektiğini söyledi.

It must bother you to have taken a bad master. I'm stupid too. So, it's all right. - Kötü bir öğretmene sahip olmak sizi rahatsız ediyor olmalı. Ben de aptalım. Öyleyse, tamam.

öğretmen
beak
öğretmen
schoolteacher

Tom's dream is to be a schoolteacher. - Tom'un hayali bir öğretmen olmak.

Schoolteachers must have a lot of patience with the children. - Öğretmenler çocuklara karşı çok sabırlı olmalıdır.

öğretmen
{i} schoolmaster
öğretmen
preceptor
öğretmen
dominie
öğretmen
don

It's very unlikely that the teacher will believe Tom's excuse for not having his homework done on time. - Öğretmenin ev ödevini zamanında yapmadığı için Tom'un özrünü kabul etmesi çok zayıf bir olasılıktır.

Although teachers give a lot of advice, students don't always take it. - Öğretmenler bir sürü tavsiye vermelerine rağmen, öğrenciler her zaman onu almazlar.

öğretmen
educationist
öğretmen
{i} schoolmarm
öğretmen
school teacher
öğretmen
professor

The professor teaches Czech. - Öğretmen, Çekçe öğretiyor.

What's his professor's name? - Onun öğretmeninin adı nedir?

öğretmen
{i} schoolmistress
öğretmen
educate
öğretmen
{i} indoctrinator
öğretmen
{i} mistress
öğretmen
governess
özel öğretmenlik
tutorship
öğretmen
(bayan) instructress
öğretmen
schoolma'am
öğretmen
(kadın) preceptress
öğretmen
teacher; instructor; tutor; schoolmaster, master; schoolmistress; professor
Türkisch - Türkisch
Öğretmenin görevi: "Hayatımızın askerlikte ve sivillikte kırk beş senesi öğretmenlik ile geçti."- B. Felek
Öğretmenin görevi
muallimlik
Öğretmen
hoca

Hocasının adı neymiş? - Öğretmeninin ismi ne?

Öğretmen
muallim
öğretmen
Mesleği bir bilim dalını, bir sanatı veya teknik bilgileri öğretmek olan kimse, muallim, muallime
öğretmen
Mesleği bir bilim dalını, bir sanatı veya teknik bilgileri öğretmek olan kimse, muallim, muallime: "Öğretmenimizin verdiği konuları manzum yazardım bazen."- Y. Z. Ortaç
öğretmenlik
Favoriten