While employed at the bank, he taught economics at college.
- Bankada görevlendirildiğinde ,kolejde ekonomi öğretti.
He taught himself French.
- Kendisine Fransızca öğretti.
Are you a teacher? Yes, I am.
- Siz bir öğretmen misiniz? Evet, ben bir öğretmenim.
I know that you're a teacher.
- Sizin bir öğretmen olduğunuzu biliyorum.
I've been a ski instructor for three years.
- Üç yıldır bir kayak öğretmeniyim.
This book is both interesting and instructive.
- Bu kitap hem ilginç hem de öğretici.
Your method of teaching English is absurd.
- Senin İngilizce öğretme yöntemin saçmadır.
He earns his living by teaching English.
- Hayatını İngilizce öğreterek kazanıyor.
Tom always stays at school as late as the teachers allow him to.
- Tom her zaman öğretmenler kendisine izin verdiği sürece geç saatlere kadar okulda kalır.
What I most noticed about my Japanese high school, however, was the great respect shown by students toward their teachers.
- Her nasılsa, Japon lisem hakkında en fazla fark ettiğim şey öğrenciler tarafından öğretmenlerine gösterilen büyük saygıydı.