öğret

listen to the pronunciation of öğret
Türkisch - Englisch
{f} taught

My mother taught me how to make osechi. - Annem bana nasıl osechi yapılacağını öğretti.

He taught me how to swim. - O, bana yüzmeyi öğretti.

{f} teach

I know that you're a teacher. - Sizin bir öğretmen olduğunuzu biliyorum.

Are you a teacher or a student here? - Siz burada bir öğretmen misiniz yoksa bir öğrenci misiniz?

{f} enlightened
instruct

I've been a ski instructor for three years. - Üç yıldır bir kayak öğretmeniyim.

My driving instructor says I should be more patient. - Sürüş öğretmenim daha sabırlı olmam gerektiğini söylüyor.

{f} edifying
{f} teaching

Your method of teaching English is absurd. - Senin İngilizce öğretme yöntemin saçmadır.

I am very tired from teaching. - Öğretmekten çok yoruldum.

edify
school

This is the school where she is teaching. - Burası, onun öğretmenlik yaptığı okul.

Didn't they teach you common sense as well as typing at the school where you studied? - Eğitim yaptığın okulda yazı yazmanın yanı sıra sağduyuyu öğretmediler mi?

schooling