öğleden

listen to the pronunciation of öğleden
Türkisch - Englisch
meridiem
(Coğrafya) See: ante-meridiem and post-meridiem
öğle
noon

He came here before noon. - O buraya öğleden önce geldi.

That baby will have slept five hours by noon. - O bebek öğleye kadar beş saat uyumuş olacak.

öğleden önce
(Ticaret) ante-meridiem a.m
öğleden önce
am
öğleden önce
ante-meridiem (a.m.)
öğleden önce
a/m
öğleden evvel
forenoon
öğleden evvel
in the morning, a.m
öğleden sonra
post meridiem
öğleden sonra
in the afternoon
öğleden sonra
in the afternoon, p.m
öğleden sonra
pip emma
öğleden sonraki
postmeridian
öğleden sonraya ait
postmeridian
öğleden önce
a.m
öğleden önce
in the forenoon
öğleden sonra
p.m
dün öğleden sonra
yesterday afternoon
öğle
lunchtime

It's nearly lunchtime. Why don't we stop to have a bite to eat? - Neredeyse öğle vakti. Neden bir lokma yemek için durmuyoruz.

At lunchtime today, our usual restaurant was closed because of a funeral in the family. - Bugün öğle yemeği vakti, ailedeki bir cenaze nedeniyle alışıldık restoranımız kapalıydı.

öğle
midday

It took place around midday. - Öğle civarında gerçekleşti.

We have lunch at midday. - Biz gün ortasında öğle yemeği yiyoruz.

öğleden sonra
afternoon

I will be busy this afternoon. - Bu öğleden sonra meşgul olacağım.

Is there a flight in the afternoon? - Öğleden sonra bir uçuş var mı?

öğleden sonra
pm
öğleden sonra
postmeridian
öğleden sonra
p m
öğleden önce
ante meridiem
öğleden önce
a m
öğle
noons
öğle
noon, midday
öğle
noonday
öğleden önce
ack emma
Türkisch - Türkisch

Definition von öğleden im Türkisch Türkisch wörterbuch

Öğle
öğlen
Öğle
zeval
öğle
Gün ortası
öğle
bakınız: öğle namazı
öğle
Gün ortası: "Ertesi gün öğleye kadar nasıl vakit geçireceğini bilemedi."- P. Safa. Öğle ezanı. Öğle namazı: "Öğleyi de kılar, sonra ağıla çıkarım."- Ö. Seyfettin
öğle
(Osmanlı Dönemi) zuhr
öğleden
Favoriten