öğle

listen to the pronunciation of öğle
Türkisch - Englisch
noon

We usually have lunch at noon. - Öğlen yemeğimizi genellikle öğlen yeriz.

That baby will have slept five hours by noon. - O bebek öğleye kadar beş saat uyumuş olacak.

noon, midday
lunchtime

It's nearly lunchtime. Why don't we stop to have a bite to eat? - Neredeyse öğle vakti. Neden bir lokma yemek için durmuyoruz.

She's supposed to be back by lunchtime. - Öğle yemeği saatine kadar burada olması gerekiyor.

midday

We have lunch at midday. - Biz gün ortasında öğle yemeği yiyoruz.

It is midday. The men are eating lunch. - Gün ortası. İnsanlar öğle yemeği yiyorlar.

noons
noonday
öğle yemeği
lunch

We are having lunch in the garden. - Öğle yemeğini bahçede yiyoruz.

I have already eaten lunch. - Daha önce öğle yemeği yedim.

öğle yemeği
luncheon

I'm afraid I won't be able to make it for our luncheon appointment. - Maalesef öğle yemeği randevumuz için bunu yapamayacağım.

We asked ten people to the luncheon. - Öğle yemeğine on kişi davet ettik.

öğle yemeği yemek
lunch

Tom didn't have time to eat lunch. - Tom'un öğle yemeği yemek için zamanı yoktu.

Tom said that he was eager to eat lunch with Mary. - Tom Mary ile öğle yemeği yemek için istekli olduğunu söyledi.

öğle molası
(Öğle yemeği molası) Lunch break
öğle namazı
(Din) Dhuhr prayer
öğle sonrası
afternoon
öğle tatili
lunch hour
öğle uykusu
siesta

Tom didn't take a siesta. - Tom öğle uykusu uyumadı.

öğle vakti
noontide
öğle vakti olan
meridian
öğle yemeği için kapalı
Closed for lunch
öğle yemeği yemek
to have lunch, to lunch
öğle zamanı
at noon
öğle üstü
around noon
öğle yemeği ye
have lunch

I didn't have lunch today. - Bugün öğle yemeği yemedim.

We often have lunch together. - Biz sık sık birlikte öğle yemeği yeriz.

öğle yemeği ye
{f} lunch

We had an early lunch. - Biz erken bir öğle yemeği yedik.

I have already eaten lunch. - Daha önce öğle yemeği yedim.

erken öğle yemeği
early lunch
gerçek öğle
apparent noon
kahvaltı ile öğle yemeği birleştirilen öğün
brunch
ortalama öğle
mean noon
tam öğle zamanı
high noon
yerel öğle
local noon
Türkisch - Türkisch
Gün ortası
bakınız: öğle namazı
Gün ortası: "Ertesi gün öğleye kadar nasıl vakit geçireceğini bilemedi."- P. Safa. Öğle ezanı. Öğle namazı: "Öğleyi de kılar, sonra ağıla çıkarım."- Ö. Seyfettin
öğlen
zeval
(Osmanlı Dönemi) zuhr
öğle ezanı
Öğle namazını haber vermek için okunan ezan
öğle namazı
Öğle vakti kılınan namaz
öğle paydosu
Çalışma yerlerinde öğle vaktinde yemek yeme, dinlenme gibi amaçlarla işi bir süre bırakma
öğle tatili
Öğle paydosu
öğle uykusu
Genellikle öğle yemeğinden sonraki kısa süreli uyku
öğle vakti
Günün öğle saatleri
öğle yemeği
Öğle saatlerinde yenen yemek
öğle uykusu
siesta
öğle yemeği
gada
öğle
Favoriten