öğüterek

listen to the pronunciation of öğüterek
Türkisch - Englisch
grinding
milling
öğüt
advice

He gave her a piece of advice. - O, ona biraz öğüt verdi.

The old man gave me a useful piece of advice. - Yaşlı adam bana bir parça faydalı öğüt verdi.

öğüt
{i} counsel
öğüt
tip
öğüt
a piece of advice

In addition to hiring me, he gave me a piece of advice. - Beni kiralamasına ilave olarak, bana biraz öğüt verdi.

I'd like to give you a piece of advice. - Sana küçük bir öğüt vermek istiyordum.

öğüt
exhort
öğüt
recommendation
öğüt
guidance
öğüt
{f} milled
öğüt
preaching

I'm fed up with him always preaching to me. - Bana her zaman öğüt vermesinden bıktım.

öğüt
{f} grinded
öğüt
{f} milling
öğüt
{f} grinding
öğüt
grind

Where did you grind them? - Onları nerede öğüttün?

Mame uses a coffee mill to grind coffee beans. - Mame kahve çekirdeklerini öğütmek için kahve değirmeni kullanır.

öğüt
pointer
öğüt
admonition
öğüt
sermon
öğüt
warning
öğüt
advice, counsel
öğüt
rede
Türkisch - Türkisch

Definition von öğüterek im Türkisch Türkisch wörterbuch

Öğüt
nasihat
Öğüt
mevize
öğüt
Bir kimseye yapması veya yapmaması gereken şeyler için söylenen söz, nasihat
öğüt
Bir kimseye yapması veya yapmaması gereken şeyler için söylenen söz, nasihat: "Bütün öğütlerine itaat ettiğim hâlde hiçbir şeye muvaffak olamıyorduk."- A. Gündüz
öğüterek
Favoriten