çubuklar

listen to the pronunciation of çubuklar
Türkisch - Englisch
(Mekanik) sticks

Selfie sticks are banned in many museums and galleries. - Selfie çubukları, birçok müze ve galeride yasaklandı.

(Gıda) chopsticks

The boy tried eating with chopsticks. - Çocuk çubuklarla yemeğe çalıştı.

Lucy can't use chopsticks. - Lucy yemek çubuklarını kullanamaz.

çubuk
stick

Stir the paint with a stick. - Boyayı bir çubuk yardımıyla karıştır.

Stir the paint with a stick. - Boyayı bir çubukla karıştır.

çubuk
{i} Rod

We need new curtain rods. - Yeni perde çubuklarına ihtiyacımız var.

çubuk
bar

The girl exercised on the parallel bars. - Kız paralel çubuklarda egzersiz yaptı.

I only ate one granola bar. - Ben sadece bir granola çubuk yedim.

çubuk
strip
yatay çubuklar
(Bilgisayar) horizontal bars
çubuk
(Matematik) chord
çubuk
(Havacılık) bloom
çubuk
strap
çubuk
bolt
çubuk
(Havacılık) billet
çubuk
chart
çubuk
stem
çubuk
truss
çubuk
streak
çubuk
chopsticks

The boy tried eating with chopsticks. - Çocuk çubuklarla yemeğe çalıştı.

Tracy had never used chopsticks before then. - Tracy daha önce yemek çubuklarını hiç kullanmamıştı.

çubuk
straw

For the first month after the accident she could only drink liquids through a straw. - Kazadan sonra ilk bir ay sadece bir çubuk vasıtasıyla sıvı şeyler içebildi.

çubuk
shoot
çubuk
pipe
çubuk
stripe
çubuk
chibouk
çubuk
spline
Çubuk
rodes
çubuk
wand
altın veya gümüş çubuklar
bullion point
rastgele dikey çubuklar
(Bilgisayar) random bars vertical
rastgele yatay çubuklar
(Bilgisayar) random bars horizontal
teller ve çubuklar
wires and rods
çubuk
shoot, twig; stick, rod, bar, wand; tobacco pipe; chopsticks; stripe
çubuk
baton

Mary conducted the orchestra using a baton. - Mary bir çubuk kullanarak orkestrayı yönetti.

çubuk
rod, bar
çubuk
(Denizcilik) upper mast
çubuk
rib
çubuk
tobacco pipe
çubuk
the smaller of two drumsticks
çubuk
wand, staff
çubuk
young branch, shoot, twig; sapling
çubuk
long-stemmed tobacco pipe, chibouk
çubuk
chopstick

Tracy had never used chopsticks before then. - Tracy daha önce yemek çubuklarını hiç kullanmamıştı.

Rice is usually eaten with chopsticks in Japan. - Pirinç pilavı Japonya'da genellikle çubukla yenir.

çubuk
switch
çubuk
stave
çubuk
stripe or rib in cloth
Türkisch - Türkisch

Definition von çubuklar im Türkisch Türkisch wörterbuch

çubuk
Ana direkler üzerine sürülen ikinci ve üçüncü direk parçası
çubuk
Körpe dal
çubuk
Ankara yakınlarında bir baraj
çubuk
Tütün içmek için kullanılan uzun ağızlık
çubuk
Değnek biçiminde ince, uzun ve sert olan şey
çubuk
Körpe dal: "Asma çubukları taze de duman yapıyor, duman kaçtı gözüme."- C. Uçuk
çubuk
Kumaşta düz çizgi
çubuk
Değnek biçiminde ince, uzun ve sert olan şey: "Sıcak bir demir çubuktan niçin elini çekiyorsun?"- H. C. Yalçın
çubuk
Ana direklerin üzerine konulan ekleme direkler
çubuk
Tütün içmek için kullanılan uzun ağızlık: "Sabahtan başlar, akşama kadar çubuk içer."- M. Ş. Esendal
çubuklar
Favoriten