çok az

listen to the pronunciation of çok az
Türkisch - Englisch
too little

Poor is not the one who has too little, but the one who wants too much. - Fakir, çok az şeye sahip olan değildir fakat çok isteyendir.

One enemy is too much, a hundred friends is too little. - Bir düşman çok fazla, yüz arkadaş çok az.

slightly

I'm slightly worried about Tom. - Tom hakkında çok az endişeliyim.

Tom sounded slightly jealous. - Tom çok az kıskanç görünüyordu.

barely

Tom barely spoke to Mary last summer. - Tom geçen yaz Mary ile çok az konuştu.

Tom could barely speak French. - Tom çok az Fransızca konuşabildi.

shabby
merely
hard line
too few

Too bad! Too few rich people donate to the orphanage. - Çok kötü! Çok az sayıda zengin insan yetimhaneye bağış yapıyor.

Malnutrition occurs when a person's diet contains too few or too many nutrients. - Kötü beslenme bir kişinin diyetinde çok az ya da çok besin içerdiği zaman oluşur.

minikin
the ghost of a
a drop in the ocean
bitty
very few

She has very few close friends. - Çok az sayıda samimi arkadaşı var.

I have very few books in English. - Çok az sayıda İngilizce kitabım var.

very little

She wrote the book with very little effort. - Çok az bir gayretle kitabı yazdı.

Studies show that once the basic needs of shelter and food are met, additional wealth adds very little to happiness. - Araştırmalar, temel barınma ve gıda ihtiyaçları karşılanır karşılanmaz, ilave zenginliğin mutluluğa çok az şey kattığını gösteriyor.

scanty
minute
{s} beggarly
{s} niggardly
spot of
Türkisch - Türkisch
bir damla
kıl payı
apaz
tadımlık
kırk para
bir karış
çok az
Favoriten