There is not much I can do to help, I am afraid.
- Korkarım ki yardım etmek için yapabileceğim çok şey yok.
How come you know so much about Japanese history?
- Nasıl oluyor da Japon tarihi hakkında o kadar çok şey biliyorsun?
I've learned a great deal about Tom.
- Tom hakkında çok şey öğrendim.
Your support means a great deal to me.
- Desteğin benim için çok şey anlamına gelir.
I couldn't sleep well last night because there were lots of things on my mind.
- Kafamda çok şeyler olduğu için dün gece iyi uyuyamadım.
We have lots of things to do.
- Yapacak çok şeyimiz var.