How come you know so much about Japanese history?
- Nasıl oluyor da Japon tarihi hakkında o kadar çok şey biliyorsun?
We expect much of him.
- Biz ondan çok şey bekliyoruz.
His talk led me to believe that he knows a great deal.
- Onun konuşması onun çok şey bildiğine beni inandırdı.
You seem to know a great deal about me.
- Benim hakkımda çok şey biliyor gibi görünüyorsun.
I have lots of things to do.
- Yapacak çok şeyim var.
I couldn't sleep well last night because there were lots of things on my mind.
- Kafamda çok şeyler olduğu için dün gece iyi uyuyamadım.