We have lots of things to do.
- Yapacak çok şeyimiz var.
Tom has lots of things to tell Mary.
- Tom'un Mary'ye söyleyecek çok şeyi var.
We expect much of him.
- Biz ondan çok şey bekliyoruz.
That men do not learn very much from the lessons of history is the most important of all the lessons that history has to teach.
- İnsanoğlunun tarih derslerinden çok şey öğrenmemesi tarihin öğretmek zorunda olduğu tüm derslerin en önemlisidir.
I've learned a great deal about Tom.
- Tom hakkında çok şey öğrendim.
You seem to know a great deal about Tom.
- Tom hakkında çok şey biliyor gibi görünüyorsun.