çirkinlik

listen to the pronunciation of çirkinlik
Türkisch - Englisch
ugliness

Beauty is a matter of opinion but ugliness is universal. - Güzellik bir görüş meselesidir ama çirkinlik evrenseldir.

In an ugly and unhappy world the richest man can purchase nothing but ugliness and unhappiness. - Çirkin ve mutsuz bir dünyada, en zengin adam çirkinlik ve mutsuzluktan başka bir şey satın alamaz.

hideousness
flagrancy
homeliness
plainness
disfigurement
inelegance
odiousness
heinousness
unsightliness
offensiveness
obnoxious
disfigure
çirkin
ugly

His wife doesn't seem ugly to me. - Karısı bana çirkin görünmüyor.

I can truly say that baby is ugly. - Bebeğin çirkin olduğunu gerçekten söyleyebilirim.

çirkin
nasty
çirkin
outrageous

Is that really so outrageous? - Gerçekten o kadar çirkin mi?

What Tom said was outrageous. - Tom'un söylediği çok çirkindi.

çirkin
ugly, hideous, ill-favoured; unpleasant, unseemly, nasty, offensive, mean, shameful, unsavoury, obnoxious, repugnant, inelegant; indecent, dirty
çirkin
grim
çirkin
laid
çirkin
indecent
çirkin
gross
çirkin
(Dilbilim) out of all proportion to
çirkin
seamiest
çirkin
uncalled-for
çirkin
graceless
çirkin
homeliness
çirkin
unsavoury
çirkin
improper
çirkin
unhandsome
çirkin
seamier
çirkin
subfusc
çirkin
god-awful
çirkin
ill-favoured
çirkin
hard-favored
çirkin
unlovely
çirkin
repugnant
çirkin
unsightly

He has unsightly hairs growing out of his ears. - Onun kulağının dışında büyüyen çirkin tüyleri var.

çirkin
flagitious
çirkin
homely
çirkin
nefarious
çirkin
horrid
çirkin
seamy

There is a seamy side to everything. - Her şey için bir çirkin taraf vardır.

çirkin
eye sore
çirkin
dirty

He exclaimed, What a dirty face you have! - Ne çirkin bir yüzün var! diye bağırdı.

He's a dirty old man. - O, çirkin yaşlı bir adamdır.

çirkin
filthy
çirkin
mean

Tom insisted that he didn't mean to say that Mary was ugly. - Tom Mary'nin çirkin olduğunu söylemek istemediğinde ısrar etti.

Çirkin
minging
çirkin
obnoxious
çirkin
ill-favored
çirkin
god awful
çirkin
misshapen
çirkin
ugly (in appearance)
çirkin
inelegant
çirkin
unpleasant
çirkin
heinous
çirkin
shapeless
çirkin
eldritch
çirkin
unattractive

Even before the plastic surgery, Mary wasn't unattractive. - Plastik cerrahiden önce bile, Mary çirkin değildi.

Do you find me unattractive? - Beni çirkin buluyor musun?

çirkin
beastly
çirkin
ugly, unbecoming, shameful, disgusting
çirkin
foul
çirkin
ill favoured [Brit.]
çirkin
hideous
çirkin
plain
çirkin
flagrant
çirkin
uncomely
çirkin
uncalledfor
çirkin
offensive
çirkin
ill favoured
çirkin
ill favored
çirkin
shameful
çirkin
frowsy
çirkin
ungainly
çirkin
{s} uncouth
çirkin
hardfavored
Türkisch - Türkisch
Çirkin olma durumu
Çirkin olanın niteliği
Çirkin olma durumu: "Güzelliği görmekten çirkinliğe bakıp da iğrenmeye vakit bulamaz."- Y. K. Beyatlı. Çirkin olanın niteliği: "Cins kediler, leşlerini, çirkinliğini gizlemek için tenha yerlerde ölmeye giderlermiş."- P. Safa
(Osmanlı Dönemi) TAKABBUH
(Osmanlı Dönemi) BEŞAHE
(Osmanlı Dönemi) DEMAME
(Osmanlı Dönemi) TEŞEVVÜH
aynı çirkinlik
(Osmanlı Dönemi) çirkinliğin aynısı
Çirkin
suratsız
Çirkin
(Osmanlı Dönemi) HUNAYİS
Çirkin
(Osmanlı Dönemi) İSTENBE
ÇİRKİN
(Osmanlı Dönemi) Kanlı, irinli çıban veya yara
ÇİRKİN
(Osmanlı Dönemi) Çok kirli
ÇİRKİN
(Osmanlı Dönemi) f. Güzel olmıyan
çirkin
Yakışık almayan: "Bu boş ve çirkin iddiayı bir kere de onun ağzından işitmek istedim."- Ö. Seyfettin
çirkin
Göze veya kulağa hoş gelmeyen, güzel karşıtı: "Kız öyle müstesna bir güzelliğe sahip olmamakla beraber çirkin de değildi."- H. R. Gürpınar
çirkin
Karanlık, dalavereli, şüpheli: "Dedikodular artmış, o da bu çirkin işler içinde kalmak istemediğinden çekilmiş."- M. Ş. Esendal
çirkin
Yakışık almayan
çirkin
Karanlık, dalavereli, şüpheli
çirkin
Göze veya kulağa hoş gelmeyen, güzel karşıtı
çirkin
kokoroz
çirkin
semc
çirkin
ukubet
çirkin
kaknem
çirkin
sakil
çirkin
aknem
çirkinlik
Favoriten