Tom paused for a moment and looked around.
- Tom bir an durakladı ve çevresine bakındı.
Tom tied his sweater around his waist.
- Tom belinin çevresine kazağını bağladı.
The destruction of the environment is appalling.
- Çevrenin tahribi dehşet vericidir.
He is the minister responsible for the environment.
- O, çevreden sorumlu bakandır.
I know a lot about environmental problems.
- Çevre sorunları hakkında çok şey biliyorum.
Tom works for the Environmental Protection Agency.
- Tom Çevre Koruma Ajansı için çalışıyor.
I am familiar with this neighborhood.
- Ben bu çevreyi bilirim.
We all live in the same neighborhood.
- Hepimiz aynı çevrede yaşamaktayız.
The new jet circles the globe in twenty-four hours.
- Yeni jet, dünyanın çevresini yirmi dört saatte dolaşıyor.
Money counts for much in political circles.
- Politik çevrelerde para çok önemlidir.
How do you derive the length of the circumference? I've forgotten.
- Çevrenin uzunluğunu nasıl çıkarırsınız? Ben unuttum.
Most castles have a moat surrounding them.
- Çoğu kalelerin onları çevreleyen bir hendeği vardır.
He soon got used to the new surroundings.
- Kısa sürede yeni çevreye alıştı.
You must assimilate into new surroundings.
- Yeni çevreyi benimsemelisin.
Sunspots appear darker than their surroundings because they are a few thousand degrees cooler.
- Güneş lekeleri birkaç bin derece daha serin olduğu için çevrelerinden daha koyu görünür.
There are a lot of horses in my neighbourhood.
- Çevremde bir sürü at var.
Mrs Ogawa is familiar with this neighbourhood.
- Bayan Ogawa bu çevreyi iyi biliyor.
Money counts for much in political circles.
- Politik çevrelerde para çok önemlidir.
Certain circles keep saying the same thing insistently.
- Bazı çevreler aynı şeyi ısrarla söyleyip duruyorlar.
Despite the efforts of environmentalists, the deforestation of the region continues.
- Çevrecilerin çabalarına rağmen bölgenin ormansızlaşması devam ediyor.
Industrialization of the region must be carried out very carefully to avoid environmental destruction.
- Bölgenin sanayileşmesi çevresel tahribatı önlemek için çok dikkatli yapılmalıdır.
A strange atmosphere surrounds the visitor in this room.
- Bu odada garip bir atmosfer ziyaretçiyi çevreliyor.
ENERGY STAR is a U.S. Environmental Protection Agency (EPA) voluntary program that helps businesses and individuals save money and protect our climate through superior energy efficiency.
- ENERGY STAR, işletmelerin ve bireylerin tasarruf yapmasına ve üstün enerji verimliliği ile iklimimizi korumasına yardımcı olan bir ABD Çevre Koruma Ajansı gönüllü programıdır.
Ecology is the study of living things all around us.
- Ekoloji tüm çevremizde yaşayan şeylerle ilgili çalışmadır.
There's a post office in the vicinity.
- Bu çevrede bir postane var.
We've chosen a hotel in the vicinity of the museum.
- Müzenin çevresinde bir otel seçtik.
I found it pretty hard to adjust to my new surroundings.
- Yeni çevreme uyum sağlamayı oldukça zor buldum.
Music surrounds our lives like air.
- Müzik hayatımızı hava gibi çevreler.